Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Tarih

Yeni Kemer - Tarih haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tarih haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Faselis’te Sürpriz Ziyaretçi: Yaban Domuzu Turistleri Şaşırttı Haber

Faselis’te Sürpriz Ziyaretçi: Yaban Domuzu Turistleri Şaşırttı

Faselis’te Sürpriz Ziyaretçi: Yaban Domuzu Turistleri Şaşırttı Antalya’nın incisi, tarih ve doğanın iç içe geçtiği Faselis Antik Kenti, bu kez alışılmışın dışında bir misafire ev sahipliği yaptı. Genellikle yerli ve yabancı turistlerin kalabalıklarıyla hareketlenen antik kent, geçtiğimiz günlerde tek başına gezen bir yaban domuzunun beklenmedik ziyareti ile farklı bir atmosfere büründü. Tarihin İçinden Sessiz Bir Geçiş Rutin gezi programları kapsamında Faselis’i ziyaret eden turistler, antik şehrin ortasından sakin adımlarla ilerleyen yaban domuzunu görünce şaşkınlıklarını gizleyemedi. Hayvan, sanki binlerce yıllık taşları tanıyormuşçasına agoradan akropole doğru kendi doğal ritminde yürürken çevresindekilere hiçbir tepki vermedi. Normalde gruplar halinde dolaşan yaban domuzlarının bu defa tek başına görülmesi, ziyaretçilerin ilgisini daha da artırdı. Beklenmeyen bu karşılaşma, hem merak uyandırdı hem de antik kentin doğal yaşamla ne kadar iç içe olduğunun canlı bir kanıtı oldu. Turistlerin Objektifleri Bu Kez “Tarihi” Değil, “Doğayı” Kaydetti O anlara tanık olan turistler, şaşkınlıklarını telefonlarına sarılarak ölümsüzleştirmeye çalıştı. Yaban domuzunun sakin tavrı, fotoğraf ve video çeken ziyaretçilere ilginç bir deneyim yaşattı. Kimileri için bu an, antik kalıntıların arasında geçen gezinin en unutulmaz kısmı hâline geldi. Bir turistin yorumu adeta herkesin duygularını özetliyordu: “Tarihi şehirde binlerce yıllık kalıntıları görmek için gelmiştik ama böylesi bir sürprizi hiç beklemiyorduk. Faselis gerçekten yaşayan bir tarih…” Doğanın ve Tarihin Aynı Karede Buluşması Faselis Antik Kenti, geçmişten bugüne sadece bir arkeolojik değer değil, aynı zamanda bölgenin zengin biyoçeşitliliğini koruyan bir doğal yaşam alanı. Ormanla çevrili yapısı, yaban domuzları başta olmak üzere pek çok yaban hayvanının bölgeyi zaman zaman ziyaret etmesine olanak tanıyor. Bu tür karşılaşmalar, antik kentin hem tarihsel hem ekolojik değerini bir kez daha hatırlatırken, ziyaretçilere doğa-insan-tarih üçgeninde nadir rastlanan bir deneyim sunuyor. Faselis: Sürprizlerle Dolu Bir Dünya Her adımında geçmişe açılan bir kapı olan Faselis, bu defa ziyaretçilerine tarihin yanı sıra doğanın sürprizlerini de göstermiş oldu. Yaban domuzunun bu sakin ve beklenmedik geçişi, kentin hem insanlara hem de doğal yaşamın diğer sakinlerine ait bir alan olduğunu bir kez daha kanıtladı.

KİTAP PINARI’NDA KASIM TOPLANTISI YAPILDI Haber

KİTAP PINARI’NDA KASIM TOPLANTISI YAPILDI

KİTAP PINARI’NDA KASIM TOPLANTISI YAPILDI “Kitaplar bir ayna tutar; kendimize, tarihe, insanlığa…” Kitap Pınarı Okuma Topluluğu, Kasım ayı buluşmasını yine edebiyatın ışığında, kelimelerin rehberliğinde gerçekleştirdi. Grubun 15. toplantısında, Yavuz Ogan’ın titiz bir tarih araştırması ve edebî duyarlılıkla kaleme aldığı Millete Emaneti eseri odağa alındı. Söyleşinin moderatörlüğünü akıcı yönetimiyle Ahsen Yıldız üstlenirken; Cenap Murtezaoğlu, Makbule Çapraz, Atilla Çalışkan, Rebia Baltacıoğlu, Necla Doğan ve Ahmet Akyapı, eserin ruhuna dair yorum ve analizleriyle katkıda bulundular. Toplantı boyunca, kitap yalnızca bir anlatı olarak değil, kolektif hafızanın bir emaneti olarak değerlendirildi. Tarihin satır aralarında gezinirken, karakterlerin izleri bugüne taşındı; dönemin ruhu, yazarın anlatımındaki insanî incelikler ve toplumsal sorumluluk bilinci farklı pencerelerden konuşuldu. Sohbet samimi, tahliller derin, paylaşımlar içtendi…Kimi zaman bir cümlenin gölgesinde uzun sessizlikler, kimi zaman ortak bir duyarlılıkta birleşen sesler odayı doldurdu. Böylece Millete Emaneti, sadece okunan bir kitap değil, kolektif bir duyuş ve düşünüşe dönüşen bir buluşma vesilesi oldu. ARALIK AYININ KİTABI: ZÜLFÜ LİVANELİ – SERENAD Kapanışta, bir sonraki toplantının kitabı Zülfü Livaneli’nin kült eserlerinden Serenad olarak belirlendi. Karar duyurulduğu anda, okuyucular arasında yeni bir yolculuğun heyecanı çoktan başlamıştı bile… Serenad, savaşın gölgesinde kalan hayatları, tarihin soğuk rüzgârı altında savrulmuş insanları ve acı kadar güçlü bir aşkın izini sürer. İstanbul’da öğretmenlik yapmış bir profesörün yıllar sonra çıktığı Türkiye serüveni üzerinden; kayıpları, unutulmayanları ve geçmişin sızısını şiirsel bir dille bugüne taşır. Yakın tarihimizin unutulmuş kıyılarında dolaşan bu roman, okuruna sadece bir hikâye anlatmaz; aynı zamanda insan olmanın kırılganlığını, sevmenin direncini ve hatırlamanın yükünü de hissettirir. SON SÖZ NİYETİNE Kitap Pınarı bu ay bir kez daha gösterdi ki; edebiyat yalnızca okunan değil, konuşuldukça çoğalan, paylaşıldıkça derinleşen bir deneyimdir. Okurlar ayrılırken vedaların içinde bile Aralık’ın heyecanı saklıydı. Çünkü biliniyor ki yeni kitap, yeni sorular; yeni sorular ise yeni düşünceler demek…

Kemer’de Sessiz Bir Tanık: Osmanlı Döneminden Kalan Tek Mezar ilgi ve tescil bekliyor Haber

Kemer’de Sessiz Bir Tanık: Osmanlı Döneminden Kalan Tek Mezar ilgi ve tescil bekliyor

Kemer’de Sessiz Bir Tanık: Osmanlı’ya Ait Tek Mezar İlgi ve Tescil Bekliyor Antalya’nın Kemer ilçesi, antik çağlardan Osmanlı dönemine kadar uzanan zengin bir tarihsel geçmişe sahiptir. Ancak, bu tarihsel zenginliğe rağmen Osmanlı’ya ait somut kalıntılar neredeyse yok denecek kadar azdır. Kemer Belediyesi Kültür Evi Sorumlusu ve yerel tarihçi Ramazan Kar, bu eksiklikler arasında dikkat çekici bir keşif gerçekleştirdi: Kemer ilçe merkezi Kındılçeşme mevkiinde yer alan ve Osmanlı döneminden günümüze ulaşan tek mezar. Osmanlı Sivil Mezar Geleneğinin Nadir Bir Temsili Kındılçeşme’de tespit edilen bu mezar, Osmanlı sivil mezar taşı geleneğinin özel süsleme ve hat sanatını temsil eden nadir bir örnek olarak görülüyor. Mezar taşı üzerindeki yazılar, döneme ait estetik değerlerle işlenmiş olup, ölüm, kader ve fanilik üzerine derin bir düşünce dünyasını yansıtır. Ramazan Kar, taş üzerindeki Osmanlıca yazıyı çözdüklerini ifade etti. Yazı, bir mersiye (ağıt) formatında şu dizeleri içeriyor: “Ah minel mevt Ey sanan ömür büyük devlet Aç basiret gözün oku taşım Tıfl-ı nadan u pire bakmaz hiç Zillu çerha inanma ferda şem Genc idüm ben de gömdüler hake Deme gencim benim kardeşim Beşer takatım arayıp varıp Pister-i hake arkamı virdüm Senin (yazgına) kabrime başım Bir melek çıktı, yazdı tarihim Al başıma haşrola naşım Muhammed belidi muhtumi Haseni (Haşeni) 1316” Bu dizeler, mezar sahibinin genç yaşta vefat ettiğini ve mezar taşının üzerinde kendi dilinde bir vasiyet bıraktığını göstermektedir. 1316 (Hicri) tarihi, miladi olarak 1898-1899 yıllarına karşılık gelmektedir. Bu mezar, 19. yüzyıl sonlarında Kemer’in Osmanlı yerleşimine dair en somut kanıt olarak ön plandadır. Kemer’in Osmanlı Katmanı: Dönemin Sessiz Tanığı Antalya kıyı şeridinde sıkça rastlanan Likya, Bizans ve Selçuklu kalıntılarına karşın, Osmanlı dönemi sivil mimari ya da mezar örnekleri oldukça enderdir. Kemer’de ise bu dönem, yazılı belgelerde sınırlı bir şekilde ifade edilmekte; sahada ise neredeyse hiçbir iz bulunmamaktadır. Ramazan Kar’a göre, bu mezar, “Kemer’in Osmanlı döneminde de küçük bir kıyı yerleşimi olarak var olduğunu gösteren önemli bir arkeolojik ve epigrafik bulgu” niteliğindedir. Kındılçeşme mevkii, geçmişte tarımsal ve göçmen yerleşimi özelliği taşıyan küçük bir mahalle olarak biliniyor. Bu mezar, o dönemdeki yerleşik nüfusun dini, sosyal ve sanatsal yaşamına dair bilinen tek fiziksel belge özelliği taşımaktadır. Koruma ve Tescil Çağrısı Ramazan Kar, basına yaptığı açıklamada, taşın mevcut durumunun yıpranma ve zarar görme riski taşıdığını söyledi. Doğal erozyon ve yapısal bozulmalar nedeniyle mezar taşının korunması gerektiğine dikkat çeken Kar, “Bu tahribatın önüne geçilmeli, mezar taşı koruma altına alınarak restorasyonu yapılarak gelecek nesillere aktarılmalıdır.” diye ekledi. Bu hedefle Kemer Belediyesi Kültür Evi, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na tescil başvurusu sürecini başlatıyor. Başvuru sonuçlandığında, mezar “Kültür varlığı” statüsü kazanarak yasal koruma altına alınmış olacak. Bir Mezar Taşının Kimlik Arayışı Osmanlı mezar taşları, sadece ölümün değil; kimliğin, ait olmanın ve kültürel hafızanın da sembolleridir. Bu mezar, Kemer’in tarih anlatısında eksik kalan bir parçayı tamamlıyor. Üzerindeki yazılar, dönemin dil ve inanç dünyasını günümüze taşımaktadır. Her ne kadar tek bir taş olsa da, Kemer’in Osmanlı döneminde varlığını kanıtlayan bir kimlik belgesi niteliğindedir. Bu yüzden, mezarın korunması, sadece arkeolojik bir gereklilik değil; aynı zamanda yerel tarih bilincinin güçlendirilmesi açısından da kilit bir adım sayılmaktadır. Sonuç: Sessiz Bir Taşın Anlattıkları Kemer, turizm ve sahilleriyle modern bir yüz sunarken, geçmişin sessiz tanıkları hala toprağın altında veya kenarında varlık göstermeye devam ediyor. Kındılçeşme’deki bu Osmanlı mezarı da bu sessiz tanıklardan biri. Ramazan Kar ve Kemer Belediyesi’nin bu girişimleri, yerel kültürel mirasın görünür hale getirilmesi ve tarihin devamlılığının korunması açısından örnek bir adım olarak değerlendiriliyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.