Beni tanır mısın bilemem. Elbet tanırsın. Ben geleceği emanet ettiğin güvendiklerinden biriyim. Seninle kazanılan, senin kazandırdığın bu cumhuriyetin bir öğretmeniyim ben.
Düşman topuklarıyla çiğnenen, aslında benim olan ama bana ait olmayan topraklarda olmanın, aslında yaşamıyorken yaşıyor gibi yapmanın ne kadar küçültücü olduğunun bilincine varan senin gibi ulvi bir Ata’nın onurlu geleceğiyim ben.
Emanet ettiğin gençlerden biri olarak büyüyen ve sonra o gençleri yetiştirmeyi, adam gibi adam olarak yetiştirmeyi, kendine amaç edinmiş bir öğretmenim ben.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkeni kendine ilke edinmiş ve bu yolda önce kendisiyle sonra çevresiyle barışık yaşamanın iç huzurunu yakalamış bir bireyim ben.
Çevrendeki herkese “Çocuk” diyerek çocukların o saf ve engin dünyasında gezinerek onlarla bütünleşen sen gibi “çocuk” kalan bir neferim ben.
Seni seven, seni seveni de seven, yüreği senin yüreğin gibi vatan sevgisiyle dolu bir öğrenciyim ben.
Sevgili Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im;
Nazım Hikmet’in de dizelerinde vurguladığı gibi:
Hava kurşun gibi ağır! / Bağır, bağır, bağırıyorum. /
Koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum / O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey! / Kerem gibi yana yana…
Deeerrt çok, hem dert yok / Yüreklerin kulakları sağır…
Hava kurşun gibi ağır…
Ben diyorum ki ona: — Kül olayım Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam, / sen yanmasan, biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…
Karanlıkları aydınlığa çıkarmanın yolunun senin gibi çalışkan, senin gibi azimli, senin gibi üretken olmaktan ve senin gibi gerektiğinde yanan olmaktan geçtiğini anlamış bir cumhuriyet kadınıyım ben.
Sevgili Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im;
10 Kasımlar ne günleridir? Ülkemde hâlâ yoklukları var etme çabası varken, hâlâ insanlarımız mutlu olma savaşı verirken, hâlâ okullarımızda bayrağımıza ve onun gerçek sahibi olanlarımıza “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak…” diyerek özgürlüğün ne denli önemli ve gerekli olduğunun önemi defalarca dile getirilmeye çalışılırken, biz hâlâ şunu soruyoruz birbirimize:
“10 Kasımlar ne günleridir?”
İşte ben bu sorunun yanıtını başı dik, onurla, gururla ve övünçle dile getiren bir öğretmenim.
Ben okuttuğu çocuklarına “Sizler birer Mustafa Kemal’siniz, bizler de birer Mustafa Kemal anasıyız,” diyen bir Türk anasıyım.
Ben yetiştirdiği her evlada “Muhtaç olduğun kuvvet damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diyen bir Türk askeriyim.
Ve ben “10 KASIMLAR, BİNLERCE, MİLYONLARCA, MİLYARLARCA NEFESTE MUSTAFA KEMALLERİN YENİDEN DOĞUŞ GÜNÜDÜR” diyen BİR ATATÜRK KIZIYIM.
Sevgili Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im!
Yine seninleyiz, yine sendeyiz. Rahat uyu Ata’m. Ruhun şâd olsun. Bıraktıklarının gerçek emanetçisi ve gerçek sahipleriyiz. Biz varız, biz buradayız.
Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im!
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ahsen Yıldız
10 KASIM
ATA’m, MUSTAFA’m, MUSTAFA KEMAL ’im
Beni tanır mısın bilemem. Elbet tanırsın. Ben geleceği emanet ettiğin güvendiklerinden biriyim. Seninle kazanılan, senin kazandırdığın bu cumhuriyetin bir öğretmeniyim ben.
Düşman topuklarıyla çiğnenen, aslında benim olan ama bana ait olmayan topraklarda olmanın, aslında yaşamıyorken yaşıyor gibi yapmanın ne kadar küçültücü olduğunun bilincine varan senin gibi ulvi bir Ata’nın onurlu geleceğiyim ben.
Emanet ettiğin gençlerden biri olarak büyüyen ve sonra o gençleri yetiştirmeyi, adam gibi adam olarak yetiştirmeyi, kendine amaç edinmiş bir öğretmenim ben.
“Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkeni kendine ilke edinmiş ve bu yolda önce kendisiyle sonra çevresiyle barışık yaşamanın iç huzurunu yakalamış bir bireyim ben.
Çevrendeki herkese “Çocuk” diyerek çocukların o saf ve engin dünyasında gezinerek onlarla bütünleşen sen gibi “çocuk” kalan bir neferim ben.
Seni seven, seni seveni de seven, yüreği senin yüreğin gibi vatan sevgisiyle dolu bir öğrenciyim ben.
Sevgili Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im;
Nazım Hikmet’in de dizelerinde vurguladığı gibi:
Hava kurşun gibi ağır! / Bağır, bağır, bağırıyorum. /
Koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum / O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey! / Kerem gibi yana yana…
Deeerrt çok, hem dert yok / Yüreklerin kulakları sağır…
Hava kurşun gibi ağır…
Ben diyorum ki ona: — Kül olayım Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam, / sen yanmasan, biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa…
Karanlıkları aydınlığa çıkarmanın yolunun senin gibi çalışkan, senin gibi azimli, senin gibi üretken olmaktan ve senin gibi gerektiğinde yanan olmaktan geçtiğini anlamış bir cumhuriyet kadınıyım ben.
Sevgili Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im;
10 Kasımlar ne günleridir? Ülkemde hâlâ yoklukları var etme çabası varken, hâlâ insanlarımız mutlu olma savaşı verirken, hâlâ okullarımızda bayrağımıza ve onun gerçek sahibi olanlarımıza “Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak…” diyerek özgürlüğün ne denli önemli ve gerekli olduğunun önemi defalarca dile getirilmeye çalışılırken, biz hâlâ şunu soruyoruz birbirimize:
“10 Kasımlar ne günleridir?”
İşte ben bu sorunun yanıtını başı dik, onurla, gururla ve övünçle dile getiren bir öğretmenim.
Ben okuttuğu çocuklarına “Sizler birer Mustafa Kemal’siniz, bizler de birer Mustafa Kemal anasıyız,” diyen bir Türk anasıyım.
Ben yetiştirdiği her evlada “Muhtaç olduğun kuvvet damarlarındaki asil kanda mevcuttur!” diyen bir Türk askeriyim.
Ve ben “10 KASIMLAR, BİNLERCE, MİLYONLARCA, MİLYARLARCA NEFESTE MUSTAFA KEMALLERİN YENİDEN DOĞUŞ GÜNÜDÜR” diyen BİR ATATÜRK KIZIYIM.
Sevgili Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im!
Yine seninleyiz, yine sendeyiz. Rahat uyu Ata’m. Ruhun şâd olsun. Bıraktıklarının gerçek emanetçisi ve gerçek sahipleriyiz. Biz varız, biz buradayız.
Ata’m, Mustafa’m, Mustafa Kemal’im!