Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

BENİM ÖĞRETMENLERİM…

Yazının Giriş Tarihi: 23.11.2025 23:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.11.2025 23:46

BENİM ÖĞRETMENLERİM…
Zaman bir sabun gibi hızla eriyor; suyun altında aromasıyla bizi zaman
zaman cezbederek; bazen de gözümüzü acıtıp akan yaşlar ve acılarla bizi
olgunlaştırarak eriyor, eriyor, eriyor. Tatlı ve acı anılarıyla geride
bıraktıklarımız, yaşamımızın en önemli anılarından olacak. Zaman, kendi
erirken geride kalanları da eritecek; kalanlar bizi en çok mutlu edenlerle en
çok yaralayanlar olacak. Değer verdiklerimiz ve değer bulduklarımız
içimizde yaşayan ve yaşayacaklar olarak kalbimizdeki en mutena köşede
yerlerini alacaklar.

Otuz iki yıllık eğitimciliğimde çok dönemler açtım, kapattım. Her dönemin
sonunda da birçok öğrencimden insanlık adına çok dersler aldım. Bir tanesi
var ki yıllar öncesinde bana öğretmenliği ve azmin zaferini yeniden öğretti.
Ayşe çok tatlıydı. Yüzündeki o dağınık çilleri, sürekli kırpıştırdığı gözleri ve
daima sorgulayan, öğrenmeye açık beyniyle çok sevdiğim çocuklarımdan
biriydi. Ben Boğaziçi’nde okumak istiyorum, derdi hep. Oysa ailesinin maddi
koşulları, anne ve babasının arasındaki sorunlar onu öyle olumsuz
etkiliyordu ki, onun bu başarıyı yakalaması olası gözükmüyordu.
Çok çalışkan, çok azimli, çok başarılı bir çocuktu Ayşe.
Son zamanlarda bir dalgınlık, bir sessizlik ve başarısında bir düşüş
hissettim. Yanıma çağırıp nedenini sorduğumda ağlamaya başladı.
Annesiyle babasının aynı evin içinde yıllardır konuşmadıklarını, sadece
kavga etmek için yan yana geldiklerini, bundan da çok yorulduğunu söyledi.
“Dün akşam çok kötü kavga ettiler ve ben bu ortamda yaşamak
istemiyorum; çünkü artık nefes bile alamıyorum.” dedi. “Ya evden
kaçacağım, ya da kendimi öldüreceğim.” dediğinde dünyam karardı.
Ertesi gün babasını çağırdım. Oldukça asabi bir adamdı. Konuşurken
çekinmedim desem yalan olur. Yaklaşık iki saat konuştuk; konuştum daha
doğrusu. Her an “Sana ne hocam!” diyecek diye korkuyordum. Ona eğer
aile ortamındaki bu sorunlar anne ve baba olarak her ikisinin de özverisiyle
çözülmezse çocuklarını kaybedeceklerini, oysa bu kadar bilinçli bir çocuğun
desteklenirse büyük başarılara imza atacağını anlatmaya çalıştım.
Başı önünde dinledi beni. Sonra sessizce kalktı, asık yüzüyle çıktı gitti.
Başaramamıştım.

Ertesi gün koridorda müdürümle ayaküstü sohbet ederken Ayşe’nin o hâlâ
kulaklarımdaki sesini duydum. Adeta çığlık çığlığa bağırıyor ve bana doğru
koşuyordu. “Hocam, Ahsen Hocam! Annemle babam ilk kez konuştular, ilk
kez birlikte kahvaltı ettik, ilk kez beni okula kadar getirdiler. Annemle babam
sayenizde barıştılar öğretmenim!” Başka şeyler de söylüyordu ama ben
duymadım. Birbirimize sarıldık, tıpkı bir gün önceki gibi yine ağlıyorduk ama

bu kez mutluluktan. Neden sonra kendimize geldiğimizde müdür beyi de
başını ellerinin arasına almış, hıçkırırken bulduk. Hep beraber hem gülüyor,
hem ağlıyorduk. “Nasıl oldu bu?” dediğimde Ayşe: “Babam eğer sen bu
kadar başarılı olmasaydın, bu kadar yüksek ideallerin olmasaydı bir araya
gelemezdik; ama ben nasıl bir evlada sahip olduğumun farkında değilmişim.
Bundan böyle sana köstek değil, destek olacağız. Aslında biz değil, sensin
bu evin büyüğü. Biz sana örnek olacakken sen bize örnek oldun affet bizi.”
dedi. O günden sonra hep çalıştı, ne zaman beni yakalasa bir şeyler sorar,
“Vaktiniz varsa biraz çalışalım mı?” derdi.
Ayşe söylediklerini, hedeflediklerini bir bir yaptı. Boğaziçi Üniversitesi’nde
okudu, iyi bir mütercim oldu. Şimdi İstanbul’da şık bürosunda gözlerini
kırpıştırarak mutlu, sağlıklı çalışıyor. Bana da azmin zaferini öğretti. Ne
zaman bir iş bana olmaz gibi gelse hemen Ayşe’yi hatırlıyorum,
gülümsüyorum ve işime dört elle sarılıyorum.

Ayşe gibiler çok oldu öğretmenlik yaşamımda. Her biri çok şeyler öğretti,
her biri farklı hayat dersleri verdi bana. Belki de bu yüzden unutmadım,
unutamadım onları. Hep övgüyle bahsettiğim, sadece ders verdiğim değil;
aynı zamanda ders aldıklarım da oldular. Bu yüzden ben, bilinçli çocuklar
yetiştirdiğimi düşünüp, bugün ve yarınlarımı onlara emanet edebileceğimi
bilerek göğsümü gere gere “Ben öğretmenim!” diyebildim ve demeye de
devam ediyorum.

Tüm öğrencilerimi sevgiyle kucaklıyorum. Diliyorum uzun ve sağlıklı
yaşamları boyunca onurlu, bilgili, özenen değil özenilen insanlar olarak
daima örnek olurlar ve toplum adına bizi gururlandırırlar.

İyi ki öğretmen oldum ben...

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.