KÜÇÜK OTELLERE “YANMAZ KAPI” DAYATMASI: BÜYÜK KAZANIN BEDELİ KÜÇÜKLERE KESİLİYOR
Yazının Giriş Tarihi: 16.11.2025 15:32
Yazının Güncellenme Tarihi: 16.11.2025 19:07
KÜÇÜK OTELLERE “YANMAZ KAPI” DAYATMASI: BÜYÜK KAZANIN BEDELİ KÜÇÜKLERE KESİLİYOR
12 katlı bir kış otelinde yaşanan ve zincirleme ihmallerle ortaya çıktığı herkesçe bilinen kazanın faturası, yine sorumlulara değil, küçük işletmelere kesiliyor. Yeni yönetmelikle bungalovlar ve 1–2 katlı küçük oteller için “yanmaz kapı” zorunluluğu getirilmesi, turizm sektöründe haklı bir infial yaratmış durumda.
Oysa basit gerçek şu: Risk profilleri tamamen farklı tesislere tek tip düzenleme dayatmak, güvenlik sağlamaz; sadece yeni bir ekonomik yük oluşturur.
İsrafın Adı: Gereksiz Kapı Değişiklikleri
Tek veya iki katlı bungalov konaklamalarında tüm kapıların yanmaz kapı ile değiştirilmek zorunda bırakılması hem maliyeti yüksek hem de rasyonel olmayan bir uygulamadır.
Bu tür tesisler, tahliye kolaylığı, yangın davranışı ve kapasite açısından 12 katlı otellerle aynı kategoriye bile alınamazken, tek tip yönetmelik dayatması sektörü daha da çıkmaza sürüklemektedir.Yıl sonuna kadar - çok kısa sürede - milyonlarca kapının değişmesi, devasa milli servetin çöpe atılması demektir ve ortaya çıkan bu tablo çok vahim bir durumdur.
Küçük Oteller Günah Keçisi Değil
Son yıllarda ekonomik dalgalanmalar, düşük sezonlar ve artan maliyetler nedeniyle nefes almakta güçlük çeken küçük oteller, Kartalkaya’daki kazanın günah keçisi yapılmak istemiyor.
Gerçek sorumluluklar yerine “tüm sektöre ceza kesme” yaklaşımı ne adil ne de çözüm getiricidir.
Turizm Bakanlığının Yönetmelik Trafiği Artık Sürdürülebilir Değil
Sektörün en büyük şikayetlerinden biri, Turizm Bakanlığı’nın son yıllarda sürekli değişen ve çoğu zaman sahadan kopuk yönetmelikler yayımlaması.
Bu durum giderek dayatmacı bir sistematiğe dönüşmüş; işletmeler her yıl yeni bir revizyon, yeni bir zorunluluk ve yeni mali yükle karşı karşıya kalmıştır.
Oysa sektörün ihtiyacı olan şey, kısa vadeli, panik içinde hazırlanmış düzenlemeler değil; devlet aklıyla hazırlanmış uzun vadeli, tutarlı politikalardır.
Danıştay Kararı: En Somut Uyarı
Nitekim Danıştay’ın ilgili yönetmeliği durduran kararı, “sahadan ve gerçeklerden kopuk düzenlemelerin” artık yargıdan geri döndüğünün somut göstergesidir.
Bu karar, turizm sektöründe düzenleme yapılırken bilimsel analiz, risk değerlendirmesi ve tesis tipine göre farklılaştırılmış uygulamaların zorunlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç: Rasyonel ve Risk Temelli Bir Yönetmelik Şart
Küçük oteller, büyük kazaların bedelini ödemek istemiyor.
Turizm sektörü, günübirlik reflekslerle değil, uzun vadeli stratejik akılla yönetilmeli.
Risk temelli, adil, uygulanabilir ve uzun ömürlü bir yönetmelik hem küçük işletmelerin korunmasını hem de ülkenin turizm güvenliğinin yükselmesini sağlayacaktır.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Ali Nail KILIÇ
KÜÇÜK OTELLERE “YANMAZ KAPI” DAYATMASI: BÜYÜK KAZANIN BEDELİ KÜÇÜKLERE KESİLİYOR
KÜÇÜK OTELLERE “YANMAZ KAPI” DAYATMASI: BÜYÜK KAZANIN BEDELİ KÜÇÜKLERE KESİLİYOR
12 katlı bir kış otelinde yaşanan ve zincirleme ihmallerle ortaya çıktığı herkesçe bilinen kazanın faturası, yine sorumlulara değil, küçük işletmelere kesiliyor. Yeni yönetmelikle bungalovlar ve 1–2 katlı küçük oteller için “yanmaz kapı” zorunluluğu getirilmesi, turizm sektöründe haklı bir infial yaratmış durumda.
Oysa basit gerçek şu: Risk profilleri tamamen farklı tesislere tek tip düzenleme dayatmak, güvenlik sağlamaz; sadece yeni bir ekonomik yük oluşturur.
İsrafın Adı: Gereksiz Kapı Değişiklikleri
Tek veya iki katlı bungalov konaklamalarında tüm kapıların yanmaz kapı ile değiştirilmek zorunda bırakılması hem maliyeti yüksek hem de rasyonel olmayan bir uygulamadır.
Bu tür tesisler, tahliye kolaylığı, yangın davranışı ve kapasite açısından 12 katlı otellerle aynı kategoriye bile alınamazken, tek tip yönetmelik dayatması sektörü daha da çıkmaza sürüklemektedir.Yıl sonuna kadar - çok kısa sürede - milyonlarca kapının değişmesi, devasa milli servetin çöpe atılması demektir ve ortaya çıkan bu tablo çok vahim bir durumdur.
Küçük Oteller Günah Keçisi Değil
Son yıllarda ekonomik dalgalanmalar, düşük sezonlar ve artan maliyetler nedeniyle nefes almakta güçlük çeken küçük oteller, Kartalkaya’daki kazanın günah keçisi yapılmak istemiyor.
Gerçek sorumluluklar yerine “tüm sektöre ceza kesme” yaklaşımı ne adil ne de çözüm getiricidir.
Turizm Bakanlığının Yönetmelik Trafiği Artık Sürdürülebilir Değil
Sektörün en büyük şikayetlerinden biri, Turizm Bakanlığı’nın son yıllarda sürekli değişen ve çoğu zaman sahadan kopuk yönetmelikler yayımlaması.
Bu durum giderek dayatmacı bir sistematiğe dönüşmüş; işletmeler her yıl yeni bir revizyon, yeni bir zorunluluk ve yeni mali yükle karşı karşıya kalmıştır.
Oysa sektörün ihtiyacı olan şey, kısa vadeli, panik içinde hazırlanmış düzenlemeler değil; devlet aklıyla hazırlanmış uzun vadeli, tutarlı politikalardır.
Danıştay Kararı: En Somut Uyarı
Nitekim Danıştay’ın ilgili yönetmeliği durduran kararı, “sahadan ve gerçeklerden kopuk düzenlemelerin” artık yargıdan geri döndüğünün somut göstergesidir.
Bu karar, turizm sektöründe düzenleme yapılırken bilimsel analiz, risk değerlendirmesi ve tesis tipine göre farklılaştırılmış uygulamaların zorunlu olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Sonuç: Rasyonel ve Risk Temelli Bir Yönetmelik Şart
Küçük oteller, büyük kazaların bedelini ödemek istemiyor.
Turizm sektörü, günübirlik reflekslerle değil, uzun vadeli stratejik akılla yönetilmeli.
Risk temelli, adil, uygulanabilir ve uzun ömürlü bir yönetmelik hem küçük işletmelerin korunmasını hem de ülkenin turizm güvenliğinin yükselmesini sağlayacaktır.