Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

SİESTA ANTALYA’DA NEDEN UYGULANMIYOR

Yazının Giriş Tarihi: 11.09.2025 12:29
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.09.2025 12:31

SİESTA ANTALYA’DA NEDEN UYGULANMIYOR

Turizmde bir sezonu daha tamamlamak üzereyiz. Hepimizin bildiği gibi sıra dışı bir sıcaklık yaşadık bu sezonda. Gittikçe artan sıcaklar ciddi sorunlar yaratıyor. Bunlardan biri de çalışma hayatıyla ilgili. Hepimiz hem sektörel sorunlar, hem de sıcaklar nedeniyle oldukça engameli bir sezonu tamamlamak üzereyiz. Sezon telaşı ile ifade edemediğim ama, yıllardır konuşulan, çok önemsediğim bir konudan bahsetmek istiyorum; Siesta

Temmuz,ağustos sıcağında Antalya sokaklarında yürümeye çalışan herkes aynı şeyi hissediyor: Bu sıcakta çalışmak akıl kârı değil. Kemer’de öğle güneşi altında bir inşaat işçisini, bir garsonu, bir çiftçiyi gördüğümde aklıma hep aynı soru geliyor: Biz neden siesta yapmıyoruz?

İspanya’da var. İtalya’da var. Yunanistan’da var. Kıbrıs’ta var. Üstelik bu ülkeler bizden daha az sıcak. Bizde yok. Daha doğrusu vardı, ama unuttuk. Eski Antalya’nın esnafı öğle sıcağında dükkânını kapatır, akşamüstü tekrar açardı. Şimdi “modern hayat” diye diye en yakıcı saatleri bile mesaide geçiriyoruz.

Soruyorum:

45-48 derece sıcakta çalışmak üretkenlik mi getiriyor, yoksa hastalık mı?

Öğle vakti klimaların harcadığı elektriğin faturası kime çıkıyor?

Turistler zaten siestaya alışıkken biz neden inatla “hep açık kalalım” diyoruz?

Küresel ısınma kapımıza dayanmış durumda. Antalya, Akdeniz’in en kırılgan bölgelerinden biri. İklim raporları “her yıl daha sıcak olacak” diyor. Buna rağmen hâlâ öğle vakti insanları çalıştırmakta ısrar etmek, göz göre göre hem sağlığa hem ekonomiye zarar vermektir.

Daha açık söyleyeyim: Bu bir tercih değil, zorunluluk.

Enerji tasarrufu için zorunluluk. Halk sağlığı için zorunluluk. Turizmde kalite için zorunluluk.

Peki neden yapılmıyor? Çünkü hâlâ eski alışkanlıkların esiriyiz. “Müşteri kaçmasın” diye düşünüyoruz. “Devlet böyle bir düzenleme yapmaz” diyoruz. Ama işin gerçeği şu: Turist öğlen tatilde dinlenmek ister. İşçi öğlen güneşten kaçmak ister. Vatandaş öğlen fatura ödemek için kapalı kapıya gitmeyi yadırgamaz.

Yani mesele aslında siyasi irade meselesi. Bir belediye çıkar, “Temmuz-Ağustos aylarında 12.30–16.30 arası siesta uyguluyoruz” derse, birkaç yıl içinde tüm şehir buna uyum sağlar. Bugün kulağa radikal gelen şey, yarın en doğal alışkanlık haline gelir.

Antalya ve Kemer’in geleceği, sıcağa karşı alınacak önlemlerle şekillenecek. Biz hâlâ “öğle tatili lüks” diyorsak, aslında kendi sağlığımızdan, enerjimizden, ekonomimizden vazgeçiyoruz demektir.

Siesta uyumak değil; siesta uyum sağlamaktır.

Doğaya, iklime, insana uyum…

Artık soruyu tersten sormak gerek:

Bu sıcakta siesta yapmamakta neden ısrar ediyoruz?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.