Kemer yeni bir sezona daha hazırlanıyor, neredeyse mayıs geldi çattı.

Kısaca bir değerlendirme yapmak gerekirse ,birkaç konuyu öne çıkarmak kaçınılmaz oluyor elbette.

Her şeyden önce ciddi bir personel sıkıntısı yaşanıyor sektörde. Bunun nedeni, sektör hormonlu bir şekilde kontrolsüzce büyürken, turizm sezonunun aksi yönde bir ivmeyle sezonun daralması ve reel verilerle 80-90 güne inen takvimin iyice ortaya çıkmasıdır.

Kemer ve bazı bölgelerde kontrolsüzce büyüyen otel ve oda sayısı Kemer’i fiyat rekabetinde de geriletmiştir. Bu konuda Alanya ve Kemer arz-talep dengesinin en sert yaşandığı bölgelerdir. Kemer derken Çıralı,Olimpos, Adrasan ve Kaş bu konuda ayrı turulmalıdır zira buralar oda-talep dengesi konusunda henüz dengeyi kaybetmemişlerdir.Ancak Kemer bu dengesizliğin nirvanası haline gelmiştir. Bunun sağlamasını yapmak için mart,nisan mayıs ayları acenta fiatlarını gösterebiliriz.

Personel konusunda yetkililerin yeni adımlar atma zamanı gelmiş ve geçmektedir.Yıllardır dile getirilen bu konuda yeni argümanlar ortaya konulmalıdır.Zira 4-5 aylık çalışma hayatı ile insanlar sektörde tutunamaz hale gelmiştir.Aynı sıkıntı işletmeler içinde içinden çıkılamaz vaziyettedir.

Kemer’de öne çıkan sorunların başında gelen diğer bir konu ise küçük ve butik otellerin yaşadığı sorunlar gelmektedir. Benim bildiğim son birkaç ayda onlarca küçük otel lojmana dönüştü Kemer’in orta yerinde. Bu geri dönüşü olmayan sorunun çok ağır sonuçları ortaya çıkacaktır. Herkesin dilinden düşürmediği küçük ve butik oteller tamamen kendi kaderlerine terk edilmişler, adeta nesli tükenmekte olan kuşlar gibi sessizce ölümü bekliyorlar.

Bir şehrin en önemli kılcal damarları olan küçük oteller kurursa şehrin hayati fonksiyonları çalışmaz. Her şey dahil delüx otellere otobüslerle getirilip-götürülen aksırıncaya 

kadar yedirilip, içirilen turizm anlayışı, turizm şehirleri için ölüm fermanıdır. Kitle turizminin vahşi kurallarına mahkum olan turizm bölgeleri hayatta kalamaz.Kalsa da ona turizm denemez.

Bakanlığın ve bazı turizm yetkililerin sadece rakamlardan bahsedip gerçekleri görmemesi veya görmek istememesi, sorunları sadece büyütüp, çözümünü zorlaştırmaktadır.

Diğer öne çıkan konu ise Yunanistan’ın adalar politikası olmuştur, bu yıl Yunanistan iç pazarda bizim için sıkıntılı bir rekabet alanı olacaktır. Daha şimdiden adalara giden Türk turistler rekorlar kırmaktadır. Adalardaki içki ve yeme-içme avantajı bu yıl Türk turizmi için önemli bir dezavantaj olacak gibi. Ülkemizdeki genel hayat pahalılığı ve alkoldeki fiyat politikaları,hem turizm hem de döviz olarak ciddi rakamlara ulaşacağı aşikar gibi görünüyor.

Turizmde yetkili ve sorumluların sadece rakam fetişizmi yaparak turizmin gerçek sorunlarına el atmaması, artık tahammül edilemez hale gelmiştir.Rakamlar tek başına anlamsızdır.Esas olan kontrollü ve verimli bir turizm anlayışını hayata geçirmek olmalıdır.Dünyada pek çok önemli turizm destinasyonu, turist girişinde kısıtlamalara giderken Kemer’de mart,nisan ve mayıs ayında reel rakamlar hiç te öyle bahsedildiği gibi değildir.

Gerçi, Slaven Bilic:in  "Türkiye'de temel problem şu; bilgili olanların yetkisi yok, yetkisi olanlarında bilgisi yok."  analizi yaptığı bir ülkede meselelere çözüm beklemek ne kadar iyimserlik olur, orası malum.Biz suya yazı yazmaya devam edeceğiz.