Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

TÜRKİYE'Yİ BEKLEYEN TEHLİKE : AKAD SENDROMU.

Yazının Giriş Tarihi: 23.03.2024 21:12
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.03.2024 23:54

Yıl 2024 ve biz 1923 ten bugüne şekillenmiş bir Cumhuriyetinin erdem, hukuk,siyaset
,sosyal boyutları içerisinde “çağdaş medeniyet” yolunda yürüyoruz.
Ama öyle mi ?

Yaşadığımız son 20 yılda ülke yönetimine gelenler,hep bir “Dava”dan söz ederler.Bu
dava giderek berraklaştı.Biri, Göç ile nüfus kompozisyonunu değiştirmek, ki yazımızın
konusu bu olacak, diğeri Misakı milli içinde oluşan sevgili Atatürk’ün Türk milleti
yerine, sınırları belli olmayan bir Ümmet oluşturma serüveni.Bunu bir dahaki yazımda
anlatmaya çalışacağım.

Yazımın başlığı Akad sendromu,tarihte ilk imparatorluğu kuran Akad kralı
Sargon’un tarihe örnek olan yaşam süreci..
Sargon, kesin olmamakla birlikte MÖ 2350-2279 yılları arasında yaşamış bir
Akadlıdır.Annesi bir tapınak rahibesidir ve babası belirsizdir.Bu Doğumda, annesi onu
Dicle nehrine sepet içinde bırakır ve onu Akki adlı bir kişi bulup büyütür.Bu sepette
çocuk ritüeli, daha sonra Babil de Tevrat yazılırken Musa’nın doğumunda da
kullanılır.

Sargon Sumer kenti olan Kişte kralın sakisi ve muhasebecisi olarak çalışır, yetenekli
bir kişi olarak zamanla Sümerlere tabi yaşayan Akadlarla birlikte yönetimi le
geçirir.Sümerler köken itibarıyla orta Asyalı oldukları,Mö 4.binden başlayarak
Mezopotamyaya yerleştikleri,burada ileri bir kent uygarlıkları kurdukları ve de
yaşadıkları 2 bin yıl süresince Amurru, Arap kökenli Akad gibi halklar yüz yıllarca bu
bölgede Sümerlere hizmet vermiş insanlardır.
Sargon.Ur ve Uruk kentlerini alıp bütün Sümer ülkeşine hakim olup nerede ise iki bin
yıllık Sümer yönetimine son verir.Kentlerin kale duvarlarını yıkar ve Sümerce yerine
Akadca öğrenme zorunluluğunu getirir

Bu durum, tarihte bilinen, kentli,yerleşik toplumlar çevresinde veya ona hizmet
ederek yaşayan göçmen veya sığınmacı halkların zamanla iktidara ele geçirmesi
süreci ve bunun tahripkar sonuçlarıdır.
Bu tip süreçler, Romalıların Gotlarca istilası,Çinin Moğollarca ele geçirilmesi ve de
Emevi ve Abbasilerce esir edilen ve Mevali olarak tanımlanan Türk ve İranlıların
zamanla yönetimi ele geçirmesinde de görülmüştür.
Tarihe yön veren temel olaylar vardır,Bunlar doğa olaylarının oluşturduğu yıkım,nüfus
kompozisyonun giderek değişmesine neden olan kavim göçleri ve de ezilen kitlelerin
isyanlarının sonuçlarıdır .
Yaşamın süreklilik ve sürdürülebirliğini,toplumsal direnç ve düzenini,hem
üretim,ticaret hem de güvenlik olarak sağlayan, nüfusun miktar ve kalite olarak
yapısıdır.


Demografi ve sosyoloji bize temel bir başlık sunar.Bu nüfusun yapısıdır.
Bir yerleşimde hakim olan güç, ya kendi ırk,kavim,millet sayısal üstünlüğüne
dayanarak yaşamını biçimlendirir ki bu uzun tarihsel bir süreklilik sağlar.ya da silah
gücü ile ele geçirilen yerlere kendi toplumundan insanları kaydırır.
Türk toplumunun bu konuda iki farklı tarihsel oluşumu vardır
Birincisi Türk kökenli gruplar 950 li yıllardan başlayarak Anadoluyu yurt durumuna
getirmişler,yoğun yerleşme ve Türkleşme bu dönemde başlamıştır.Tarihsel süreç
içersinde bütün Balkan bölgesi,Yunanistan,Kafkaslar,Kuzey afrika,Ortadoğu Türk
dünyasının yönetimi altına girmiştir.Anadoludan özellikle Balkanlara Türk unsurlar
yerleştirilmiştir.Diğer hakim olunan bölgelere ise Türk yönetimi ,aileleri ve diaspora
diye tanımlayabileceğimiz bir yönetsel sınıfı yerleştirmiştir.
Önemli bir tarihsel zafiyet,7/8 yüzyıl yönettiğimiz bu devasa ortamları ne yazık
ki yalnızca güce dayanarak gelir getirici kaynaklar olarak düşünüp
davranmamızdır.

Türk kültür hegemonyasını kurmadığımız gibi her toplumu kendi hukuk ve
yaşam koşulları içinde özgür bırakmışızdır.Bu model,su ve zeytinyağı gibi
asırlarca kaynaşmadan beraber yaşamayı oluşturmuş,ilk zafiyette kopma ve kaotik
sonuçları olmuştur.
Güç bitince kültür hegemonyası yani Türkleştirmek olmadığından yerleşik toplumlar
isyan etmiş ve yönetimimizden çıkarak 1850 lerden 1930 lara kadar farklı Türk
toplulukları uzun yüzyıllardır oturdukları toprakları bırakarak son kale Anadoluya
sığınmışlardır.Kırım,Kıpçak,Çerkez,Balkan göçleri acı ve örnek sonuçlardır..
Bunun temel nedeni, Türklerin geç kentleşme sonucu,Milli beraberliği
sağlıyabilecek dil gelişimi zayıf kalmış,Türkçemizin yönettiği toplumlara
kültürel üstünlük kuramaması, sabit ve uzun süreli,asimilasyona engel
olmuştur.
Bu kültürel az gelişmişlik asal nedeni, ilk yerleşik düzenimiz olan Selçuklular
döneminde aydınlarca Farsçayı yönetim dili,Arapçayı bilim dili olarak kabul
etmemiz,Türkçeyi ise halk ve asker ocağında bırakmamızdır..Yönetimimiz altında yüz
yıllarca yaşayan ve kültürlerini koruyup geliştiren Fars ve Arap toplumlar,güç kalkınca
milli devletlerini kurmuşlardır.
Benzer bir sonuç ,Osmanlı yönetiminde 5 yüzyıl kalan Balkan halkları Türkçenin
egemenliğine girmemiş kendi milli değerlerini koruyarak,yeniden dip diri özgür
devletler olmuşlar ve sonuçta Türkleri çıkartmış veya asimile etmişlerdir.
Atatürk Türkiye Cumhuriyetini kurarken bu tarihsel zaafımızı çok iyi bildiğinden
hem TDK hem de TTK yı kurup,eğitimde birliği sağlayarak ortak dili Türkçe
yaparak Hakkariden Edirneye hem milli birlik ve hem aydınlanma için Türkçenin
kullanımını ve gelişimini sağlamıştır.Yeni alfabe, Türkçenin hem kolayca
öğrenimini hem de gerek sanat,yazın,gerekse bilim dünyasında milli gelişimlere
yol açmıştır.


Anadoluda tarihsel bir gerçeklik vardır.Dünyanın köprü kabul ettiği topraklarda
yaşıyoruz .Buranın tarihsel vurgusu göçlerle oluşmuştur.Hemen her kavim Luvilerden
Iyonyalılara,Friglerden Ermenilere, Türklere, gelip yerleşmişler ya hakim ya yönetilen
olmuşlardır.

Yazımın başlığı Türkiyeyi bekleyen tehlike !!! Bu tehlike maalesef son yirmi
yılda iktidarın ama bilinçli ama yetersiz tarih bilgisinden dolayı bizleri içine
çektirdiği GÖÇ girdabıdır.

Göçmen bir eve gelen davetsiz misafirdir !!!! Bu ülkenin kurucusunun bize
bıraktığı en önemli öğütlerden biri, Arapların iç işlerine karışmama konusudur..
Buna karşın, yeni Osmanlıcılık ve halifelik rüyası, Batılı özellikle Abd tarafından
değerlendirilerek BOP adı altında Orta doğuya yeni biçim verme yoluna gidildi ve
BOP un başkanlarından biri Sn Erdoğan oldu.2010 larda başlayan Arap baharı ile
maruf ayaklanmalar bu bölgede her ülkede olaylar çıkardı ama iki ülke savaş
cehennemine çekildi ve Irak ile Suriye kağıt üstünde bütünlük gösterirken iç savaşlar
başlatıldı.Sonuç toplam 20 milyon masum insan yollara düştü.
Bize, başta, masum bir ensar muhacir vakası gibi gösterilen göç olayının asıl
hedefinin farklı olduğu zamanla belli oldu.

12 yılda öncelikle Suriye ve Iraklı gelirken buna afrika ve özellikle Afgan göçmenler
eklendi.Kaba bir sayı ile 85 milyona 10 milyon eklendi ve bunlar çok az bir kısmı
dışında çoğunluk bizlerin vergileri ile beslenip bakılıyorlar.
Bu durum görünürde tedirginlik verici ve giderek 12 yıl sonunda ulaşılan ve devletçe
fazla açığa vurulmayan gerçeklerle dehşet bir tablo oluşmaktadır.Gelenler bizim 1,9
olan doğum oranımıza karşın 5,1 oranında üremekteler ve bunlar en fazla on yıl
içinde yönetilemeyecek boyuta gelebilirler.Bir kısım işveren bunları ucuz
işgücü görerek aslında ateşe benzin dökmektedir.

Gelenler Türk toplumuna asimile olmak istememekte ve hükümetin her sahadaki
öncelikleri ile Türk vaandaşlarının haklarını zayi etmektedir.Bazı bölgelerde
demografi bozulmuştur.Kalitesiz ve eğitimsiz bu gruplar yakın gelecekte
mafyalaşır.Afgan göçmenler erkek olarak gelmekte aileleleri yoktur,bu bir sosyal
tehlikedir.Son bilgiler Pakistanda yapılan propagandarla Türkiyeye davet
çıkarılmaktadır.Son bir yılda vatandaşlığın para ile verilmesinin yarattığı sosyal
tahribat giderek büyümektedir.

Olay dünya gündemine o kadar yerleşmiştir ki son seçimde Göçmenleri
göndereceğim geri “diyen partiye karşı AB ABD Arap ülkeleri ve Rusya AKp ye açık
destek vermişlerdir.

Bahçenize gelen ezik,,hırslı ve eğitimsiz insanlar dünün AKAd halkı
gibidir,fırsat çıktığında nasıl Sümer devletini yok ettilerse ,Türklerin başına
bunun gelmiyeceğinin garantisi yoktur..Umarım anlattıklarım sizlere olayın
büyüklüğünü fark ettirir.
 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.