ANKARA, KÜÇÜK İŞLETMELERİN ÇIĞLIĞINI DUYMALI

21 Ocak'ta Bolu Kartalkaya yangınında yaşanan tarifsiz acı, hepimizi derinden etkiledi. Kartalkaya faciasından sonra otellerdeki yangın güvenliği konusu gündeme taşındı. Oteller ve konaklama tesislerinde yangın güvenliğinin ne denli önemli olduğu görüldü.

Yangın güvenliği ön plana çıktı.Otellerdeki denetimler artırıldı. Müdahale, kurtarma, koruma, ilk yardım gibi acil durum operasyonlarının kimler tarafından nasıl yapılacağını gösteren planların güncellenmesinin gereği anlaşıldı..Yangın tahliye planlarının gözden geçirilmesinin gereği anlaşıldı..

Otellerde yangın çıkma ihtimalini artıran mutfak alanları, elektrik tesisatı ve cihazlar,yanıcı malzemeler ve mobilyalar,misafirlerin odalarda sigara içmeleri, personelin biliçsizliği gibi başlıca risk faktörleri masaya yatırıldı.Yangın önleme ve yangın güvenliği için alınması gereken önlemler gözden geçirildi.

Kartalkaya yangını nedeniyle ağır eleştirilerle maruz kalan Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın da bu çerçevede çok sıkı tedbirlere başvurduğu gözleniyor. Ancak Bakanlığının otellerin profilleri, büyüklüğü, küçüklüğü, bulundukları yöre vs. fark gözetmeksizin otellerden beklediği tek tip tedbirlerin turistik yörelerdeki küçük otel işletmelerinin yakınmalarına yol açtığı görülüyor."Kartalkaya faciasının faturası asıl sorumlulara değil küçük otellere kesiliyor" diyorlar.

Bakanlığın bu bağlamda yeni yönetmelikle bungalovlar ve 1-2 katlı küçük oteller için "yanmaz kapı" zorunluluğu getirmesi küçük işletmelerde tepki ve yakınmalara yol açıyor. Rasyonel olmayan bu zorunluluğun küçük işlletmelerde maliyetleri yükselteceğine işaret ediliyor.

Risk profilleri tamamen farklı tesislere tek tip düzenleme dayatılmasını eleştiren küçük işletmeler haksız değiller. Dağ başında kayak merkezlerindeki otellerin risk faktörü ile Kemer gibi sahil yörelerindeki küçük motellerin risk faktörünün aynı olduklarını, aynı tedbirleri almaları gerektiğini kim iddia edebilir? Farklı özelliklere sahip, farklı konumlardaki tesislere aynı düzenlemelerin dayatılmasının gerekçesini anlamak gerçekten güç.

"Bu tür işletmelerin, tahliye kolaylığı, yangın davranışı ve kapasite açısından 12 katlı otellerle aynı katogoriye bile alınamazken, tek tip yönetmelik dayatması sektörü daha da çıkmaza sürüklemektedir" diyor Kemer'deki küçük bir işletme sahibi. Yıl sonuna kadar yüzbinlerce kapının değişmesinin devasa milli servetin çöpe atılması anlamına geleceğine işaret ediyor.

Ankara'nın, sektörde yaşanan sıkıntılar nedeniyle türlü sorunlarla başetmek durumunda kalan ve kendilerini "günah keçisi" hisseden küçük işletme sahiplerinin bu haklı çığlıklarını duyması gerekir.

Kültür ve Turizm Bakanlığının son yıllarda sürekli değişen yönetmeliklerinin "sahadan kopuk, dayatmacı bir anlayışla" yayınması da küçük turistik işletmelerin yakınmalarına yol açıyor.Sektörün ihtiyacının stratejik düşünceye dayalı, aklıselimle hazırlanmış, rasyonel uzun vadeli,tutarlı politikalar olduğu belirtiliyor.Küçük işletmeleri de koruyacak rasyonel , risk temelli adil, uygulanabilir uzun ömürlü bir Yönetmeliğe ihhtiyaç duyulduğu ifade ediliyor.

Dileyelim, Ankara sahil yörelerindeki küçük turistik işletmelerin bu çığlıklarını duysun.