Müze Antalya’nın simge yapılarından biri. Kültür ve Turizm Bakanlığı binayı yıkmayı planlıyormuş Gerekçe olarak binanın depreme dayanıksız olmasını ve artan depolama ihtiyacını gösteriyormuş.
Özellikle Perge’de bulunan Roma Dönemi heykeltıraşlık eserleriyle ve müze kurtarma kazılarından ortaya çıkan ilginç ve ünik (benzersiz) buluntularıyla Antalya Arkeoloji Müzesi dünyanın en önemli müzeleri arasında sayılıyor. Müze 1988 yılında “Avrupa Konseyi Yılın Özel Ödülü”ne layık görülmüştür.
Istanbul”dan akademisyen Dr. Nil Gonce yikim kararina tepkili. Dlyor ki : Antalya Arkeoloji Müzesi, taşınabilir bir beton kütle değil, Anadolu'nun hafızasıdır. Yıkım, kültürel yok oluşun kısa vadeli çözümdür. Uzun vadeli vizyon ise: "Güçlendir, koru, çoğalt" olmalı.
Peki ya çözüm? Tüm bu itirazların odak noktası, müzenin yıkılmak zorunda olmadığı gerçeğidir. Deprem riski gerekçesi, alanın uzmanları tarafından hâlâ tartışmalıdır. İnşaat Mühendisleri Odası’nın Ayasofya, Topkapı Sarayı ve daha birçok tarihi yapıda başarıyla uyguladığı çağdaş güçlendirme teknikleri, bu binanın da ömrünü uzatabilir. Üstelik Kültür ve Turizm Bakanlığı, yıkım için ayrılacak kaynağı yeni bina inşasına harcamak yerine, mevcut yapının güçlendirilmesine ve mevcut depoların genişletilmesine yönlendirebilir. Kaldı ki, Antalya’nın arkeolojik zenginliği zaten yeni müzeler gerektirmektedir. Neden kentin farklı noktalarına bir Perge Heykelleri Müzesi, bir Likya Uygarlığı Müzesi ya da Roma Dönemi Mozaik Müzesi gibi tematik müzeler kurulmasın? Bu, yalnızca depolama sorununu çözmekle kalmaz, aynı zamanda kültürel turizmi de canlandırır. Restorasyon sürecinde ise halkın endişelerinin aksine, süreç kapalı kapılar ardında değil; uluslararası standartlara uygun, şeffaf ve denetlenebilir biçimde yürütülebilir. Unutulmamalıdır ki: Yıkmak kolaycılıktır; korumak ise medeniyetin gereğidir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gürsel Demirok
ANTALYALI MÜZENE SAHİP ÇIK
ANTALYALI MÜZENE SAHİP ÇIK
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkılmak isteniyor.
Müze Antalya’nın simge yapılarından biri. Kültür ve Turizm Bakanlığı binayı yıkmayı planlıyormuş Gerekçe olarak binanın depreme dayanıksız olmasını ve artan depolama ihtiyacını gösteriyormuş.
Özellikle Perge’de bulunan Roma Dönemi heykeltıraşlık eserleriyle ve müze kurtarma kazılarından ortaya çıkan ilginç ve ünik (benzersiz) buluntularıyla Antalya Arkeoloji Müzesi dünyanın en önemli müzeleri arasında sayılıyor. Müze 1988 yılında “Avrupa Konseyi Yılın Özel Ödülü”ne layık görülmüştür.
Istanbul”dan akademisyen Dr. Nil Gonce yikim kararina tepkili. Dlyor ki : Antalya Arkeoloji Müzesi, taşınabilir bir beton kütle değil, Anadolu'nun hafızasıdır. Yıkım, kültürel yok oluşun kısa vadeli çözümdür. Uzun vadeli vizyon ise: "Güçlendir, koru, çoğalt" olmalı.
Peki ya çözüm? Tüm bu itirazların odak noktası, müzenin yıkılmak zorunda olmadığı gerçeğidir. Deprem riski gerekçesi, alanın uzmanları tarafından hâlâ tartışmalıdır. İnşaat Mühendisleri Odası’nın Ayasofya, Topkapı Sarayı ve daha birçok tarihi yapıda başarıyla uyguladığı çağdaş güçlendirme teknikleri, bu binanın da ömrünü uzatabilir. Üstelik Kültür ve Turizm Bakanlığı, yıkım için ayrılacak kaynağı yeni bina inşasına harcamak yerine, mevcut yapının güçlendirilmesine ve mevcut depoların genişletilmesine yönlendirebilir. Kaldı ki, Antalya’nın arkeolojik zenginliği zaten yeni müzeler gerektirmektedir. Neden kentin farklı noktalarına bir Perge Heykelleri Müzesi, bir Likya Uygarlığı Müzesi ya da Roma Dönemi Mozaik Müzesi gibi tematik müzeler kurulmasın? Bu, yalnızca depolama sorununu çözmekle kalmaz, aynı zamanda kültürel turizmi de canlandırır. Restorasyon sürecinde ise halkın endişelerinin aksine, süreç kapalı kapılar ardında değil; uluslararası standartlara uygun, şeffaf ve denetlenebilir biçimde yürütülebilir. Unutulmamalıdır ki: Yıkmak kolaycılıktır; korumak ise medeniyetin gereğidir.