Kadına yönelik şiddet Türkiye ve dünyada en yaygın biçimde devam ediyor. Bir insan hakları ihlali olarak Türkiye'de ve dünyada yoğun olarak tartışılıyor. Kadına yönelik şiddetin ilkellik olduğuna işaret edilmekte. Kadına şiddetin son bulması için erkeğin eğitilmesinin, kadının ekonomik özgürlüğe kavuşmasının önemi vurgulanmakta. İstanbul Sözleşmesinden çıkılması eleştirilerek, "Tüm mücadelemiz özgürce yaşamak, sonra özgürce yaşatmak içindir.", "Asla susmayacağız", "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" şeklinde paylaşımlar yapılmakta.
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 25 Kasım 2011 de TBMM ‘de kabul edilmişti. İstanbul'da imzaya açılan, o nedenle "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılan Sözleşmeyi ilk onaylayan ülke Türkiye idi... Kimselerin aklına gelmiyordu o zamanlar, İstanbul Sözleşmesinden bir gece ansızın tek bir imza ile çekileceğimiz.
25 Kasım, Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da mesajlar yayınlanacak, toplantılar düzenlenecek. İstanbul Sözleşmesinin yeniden onaylanmasına yönelik çağrılar yapılacak.
Kadına yönelik şiddet konusunda geçmişte de yazılar kaleme almış, sosyal medyada paylaşımlarda bulunmuştum. Yasaların değişmesinden ziyade, kafaların değişmesinin önemini vurgulamıştım o yazılarda. Kadın okuyucularım kimi zaman yazılarımın altına konuya ilişkin görüşlerini yazmışlardı. Aşağıda paylaştığım bu görüşlerden, kadın okuyucularımın kadına yönelik şiddet konusuna nasıl baktıklarını , bu şiddetin sona ermesi konusunda umutlu olup olmadıklarını, sorunun çözümü olarak neler düşündüklerini görmek mümkün
* Benim şahsi kanaatim, birilerinin 'kadın erkek eşitliği fıtrata aykırıdır' düşündüğü bir ülkede bazı önyargıları aşmanın çok zor olduğu yönünde.Eğitim şart ama şu an için tek çare, kadına şiddet uygulayanların çok büyük (hapis ve para) cezalarına çarptırılmaları. Hem de iyi hal gibi saçmalıklardan medet ummayacakları şekilde.
* Kadına yönelik şiddetin evrensel sorun olduğunun bilinciyle, biz annelerin eş seçimini yaparken sadece kendi hislerimiz değil, gelecekteki yavrularımızı düşünerek adım atmamız gerektiğini düşünüyorum. Erkek çocuklarımıza çocukluktan itibaren karşı cinse değer vermesini, kız çocuklarının da değerli olduğunu aşılamamız gerekir.
* Unutmamamız gereken bir şey var. Şiddet sadece fiziksel olmaz. Psikolojik ve duygusal şiddet de var. Bir insanın en katlanamayacağı şey, duygularının göz ardı edilmesi, görmezden gelinmesi ve değersiz hissedilmesidir. Fiziksel şiddet bedende iz bıraktığı için kolay fark edilir.Diğer ikisi daha çok zihinde ve ruhta iz bırakır. O yüzden de fark edilmesi güçtür. Allah tüm insanları şiddetin her türünden uzak tutsun.
*“Kafaların değişmesi asırlar alır mutlaka .”
· “Kimse kimsenin üstünde güç etkenliği yapıpta gücünü kadın üstünde kullanmamalı bizim insanımız değişmez ...”
· “Kafaları biraz da olsa değiştirmenin ilk adımı, okul öncesi çocukların ve ailelerin de eğitimidir...yani çocuklar kadar okul öncesi ailelerin de aldığı eğitimle bence çoğu kişiyi değiştirmiş olur Türkiye....”
· “Kadına yönelik şiddet ne zaman biter bilmiyorum, yalnız çekende izleri kaliyor. İnsallah vicdanlarına bir merhamet gelir de bunları yapmazlar. Dilerim bir an önce hal olur. “
· “ Maalesef Türkiyemizde kadınlarımıza olan şiddeti bundan 16 yıl önce media´da görmüştüm inanılmazdı, fakat kendim yaşadıktan sonra ne kadar kötü bir durum olduğunu ancak o zaman anlamıştım.. Onun için benden sonsuza kadar destek.. “
· "Şiddetin temelinde sosyal hayatın eksikliği var. Aile içinde başladığı için öncelikle refah seviyesi yüksek, yaşam kalitesi olan bir toplum oluşturulmalıdır. Sevgi, saygı , hoşgörü topluma aşılanmalıdır. Sözleşmelere de güveni kalmamıştır toplumumuzun."
· “Bence biz kadınlar erkekler niye şunu, ya da bunu yapıyor diye hayıflanmak yerine şapkamızı önümüze koyup, düşünmeliyiz: 13 yaşında kız çocuğuna tecavüzü rızası ile olmuştur diyerek ceza hafifletme kapsamına alabilecek bir hukuk zihniyetine sahip olanlar, karısını dövüp, ölümle tehdit eden adamı karakolda biraz nasihat ettikten sonra sokağa salan zihniyete sahip olanlar, bu erkekler birer ananın evladı. Biraz da kendimize bakalım hanımlar, erkek çocuklarımızı hangi değerlerle yetiştirdik, yetiştiriyoruz... Şayet en azından gelecek nesilde bir şeylerin değişmesini istiyorsak (ki ben bu millet değişemez görüşüne kesinlikle katılmıyorum) , erkek çocuklarımızı daha duyarlı,kadına daha saygılı ve daha az ben merkezci yetiştirmeliyiz, diye düşünüyorum. “
· “Evet yasalardan ziyade kafa yapısının değişmesi gerekiyor. Türk kadını ne kadar modern olsa da, íçindeki ataerkil dürtülerini yenemez. Türkiyede durum o kadar vahimdir ki, kadın cinayetleri, kadına şiddet, pedofili, almış başını gidiyor. Bir erkek, boşandığı eşini, boşanmanın üstünden iki/üç sene geçmesine rağmen, yolda bir erkekle konuştuğunu gördüğünde, bunu namus davasi haline getirip, eski eşini linç edebiliyorsa ki, en çok yaşanan vaka...işte tam da burada, ülkemizde ki ahlak ve namus anlayışının irdelenmesi, neye göre namus, kime göre namus, gerekir...Diğer taraftan eğitimli kişilerin eşlerine daha çok şiddet uyguladığı gerçeği var ki, bu da şunu gösteriyor, gerçekten kafa yapısının değişmesi, gerekiyor, bu da ülkemizde çok kolay değil, çok umutlu değilim...Yine farklı bir konu, fiziksel şiddetin yanında daha korkunç olan tablo, psikolojik şiddettir, bu çok geniş bir konudur, yasalarda bununla ilgili de bir düzenleme olması gerektiğini düşünüyorum. “
Kadına yönelik şiddet evrensel bir sorun. Her ülkede , her toplum içinde görülüyor.Kimi ülkeler bu konuda çok duyarlı. Ciddi caydırıcı önlemler almışlar. Kimisi de bizim gibi yeni önlemler arayışı içinde. Kadına yönelik şiddet ile mücadele herkesin görev ve sorumluluğu. Bu sorumluluğu salt kadınlarımızın omuzlarına yükleyemeyiz. Kadına yönelik şiddetle mücadele ve dayanışmada erkekler kadınların yanında yer almalı.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gürsel Demirok
KADINLAR NE DİYORLAR
KADINLAR NE DİYORLAR ?
Kadına yönelik şiddet Türkiye ve dünyada en yaygın biçimde devam ediyor. Bir insan hakları ihlali olarak Türkiye'de ve dünyada yoğun olarak tartışılıyor. Kadına yönelik şiddetin ilkellik olduğuna işaret edilmekte. Kadına şiddetin son bulması için erkeğin eğitilmesinin, kadının ekonomik özgürlüğe kavuşmasının önemi vurgulanmakta. İstanbul Sözleşmesinden çıkılması eleştirilerek, "Tüm mücadelemiz özgürce yaşamak, sonra özgürce yaşatmak içindir.", "Asla susmayacağız", "İstanbul Sözleşmesi yaşatır" şeklinde paylaşımlar yapılmakta.
“Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” 25 Kasım 2011 de TBMM ‘de kabul edilmişti. İstanbul'da imzaya açılan, o nedenle "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılan Sözleşmeyi ilk onaylayan ülke Türkiye idi... Kimselerin aklına gelmiyordu o zamanlar, İstanbul Sözleşmesinden bir gece ansızın tek bir imza ile çekileceğimiz.
25 Kasım, Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü vesilesiyle geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da mesajlar yayınlanacak, toplantılar düzenlenecek. İstanbul Sözleşmesinin yeniden onaylanmasına yönelik çağrılar yapılacak.
Kadına yönelik şiddet konusunda geçmişte de yazılar kaleme almış, sosyal medyada paylaşımlarda bulunmuştum. Yasaların değişmesinden ziyade, kafaların değişmesinin önemini vurgulamıştım o yazılarda. Kadın okuyucularım kimi zaman yazılarımın altına konuya ilişkin görüşlerini yazmışlardı. Aşağıda paylaştığım bu görüşlerden, kadın okuyucularımın kadına yönelik şiddet konusuna nasıl baktıklarını , bu şiddetin sona ermesi konusunda umutlu olup olmadıklarını, sorunun çözümü olarak neler düşündüklerini görmek mümkün
* Benim şahsi kanaatim, birilerinin 'kadın erkek eşitliği fıtrata aykırıdır' düşündüğü bir ülkede bazı önyargıları aşmanın çok zor olduğu yönünde.Eğitim şart ama şu an için tek çare, kadına şiddet uygulayanların çok büyük (hapis ve para) cezalarına çarptırılmaları. Hem de iyi hal gibi saçmalıklardan medet ummayacakları şekilde.
* Kadına yönelik şiddetin evrensel sorun olduğunun bilinciyle, biz annelerin eş seçimini yaparken sadece kendi hislerimiz değil, gelecekteki yavrularımızı düşünerek adım atmamız gerektiğini düşünüyorum. Erkek çocuklarımıza çocukluktan itibaren karşı cinse değer vermesini, kız çocuklarının da değerli olduğunu aşılamamız gerekir.
* Unutmamamız gereken bir şey var. Şiddet sadece fiziksel olmaz. Psikolojik ve duygusal şiddet de var. Bir insanın en katlanamayacağı şey, duygularının göz ardı edilmesi, görmezden gelinmesi ve değersiz hissedilmesidir. Fiziksel şiddet bedende iz bıraktığı için kolay fark edilir.Diğer ikisi daha çok zihinde ve ruhta iz bırakır. O yüzden de fark edilmesi güçtür. Allah tüm insanları şiddetin her türünden uzak tutsun.
*“Kafaların değişmesi asırlar alır mutlaka .”
· “Kimse kimsenin üstünde güç etkenliği yapıpta gücünü kadın üstünde kullanmamalı bizim insanımız değişmez ...”
· “Kafaları biraz da olsa değiştirmenin ilk adımı, okul öncesi çocukların ve ailelerin de eğitimidir...yani çocuklar kadar okul öncesi ailelerin de aldığı eğitimle bence çoğu kişiyi değiştirmiş olur Türkiye....”
· “Kadına yönelik şiddet ne zaman biter bilmiyorum, yalnız çekende izleri kaliyor. İnsallah vicdanlarına bir merhamet gelir de bunları yapmazlar. Dilerim bir an önce hal olur. “
· “ Maalesef Türkiyemizde kadınlarımıza olan şiddeti bundan 16 yıl önce media´da görmüştüm inanılmazdı, fakat kendim yaşadıktan sonra ne kadar kötü bir durum olduğunu ancak o zaman anlamıştım.. Onun için benden sonsuza kadar destek.. “
· "Şiddetin temelinde sosyal hayatın eksikliği var. Aile içinde başladığı için öncelikle refah seviyesi yüksek, yaşam kalitesi olan bir toplum oluşturulmalıdır. Sevgi, saygı , hoşgörü topluma aşılanmalıdır. Sözleşmelere de güveni kalmamıştır toplumumuzun."
· “Bence biz kadınlar erkekler niye şunu, ya da bunu yapıyor diye hayıflanmak yerine şapkamızı önümüze koyup, düşünmeliyiz: 13 yaşında kız çocuğuna tecavüzü rızası ile olmuştur diyerek ceza hafifletme kapsamına alabilecek bir hukuk zihniyetine sahip olanlar, karısını dövüp, ölümle tehdit eden adamı karakolda biraz nasihat ettikten sonra sokağa salan zihniyete sahip olanlar, bu erkekler birer ananın evladı. Biraz da kendimize bakalım hanımlar, erkek çocuklarımızı hangi değerlerle yetiştirdik, yetiştiriyoruz... Şayet en azından gelecek nesilde bir şeylerin değişmesini istiyorsak (ki ben bu millet değişemez görüşüne kesinlikle katılmıyorum) , erkek çocuklarımızı daha duyarlı,kadına daha saygılı ve daha az ben merkezci yetiştirmeliyiz, diye düşünüyorum. “
· “Evet yasalardan ziyade kafa yapısının değişmesi gerekiyor. Türk kadını ne kadar modern olsa da, íçindeki ataerkil dürtülerini yenemez. Türkiyede durum o kadar vahimdir ki, kadın cinayetleri, kadına şiddet, pedofili, almış başını gidiyor. Bir erkek, boşandığı eşini, boşanmanın üstünden iki/üç sene geçmesine rağmen, yolda bir erkekle konuştuğunu gördüğünde, bunu namus davasi haline getirip, eski eşini linç edebiliyorsa ki, en çok yaşanan vaka...işte tam da burada, ülkemizde ki ahlak ve namus anlayışının irdelenmesi, neye göre namus, kime göre namus, gerekir...Diğer taraftan eğitimli kişilerin eşlerine daha çok şiddet uyguladığı gerçeği var ki, bu da şunu gösteriyor, gerçekten kafa yapısının değişmesi, gerekiyor, bu da ülkemizde çok kolay değil, çok umutlu değilim...Yine farklı bir konu, fiziksel şiddetin yanında daha korkunç olan tablo, psikolojik şiddettir, bu çok geniş bir konudur, yasalarda bununla ilgili de bir düzenleme olması gerektiğini düşünüyorum. “
Kadına yönelik şiddet evrensel bir sorun. Her ülkede , her toplum içinde görülüyor.Kimi ülkeler bu konuda çok duyarlı. Ciddi caydırıcı önlemler almışlar. Kimisi de bizim gibi yeni önlemler arayışı içinde. Kadına yönelik şiddet ile mücadele herkesin görev ve sorumluluğu. Bu sorumluluğu salt kadınlarımızın omuzlarına yükleyemeyiz. Kadına yönelik şiddetle mücadele ve dayanışmada erkekler kadınların yanında yer almalı.