Siyaset Hukuka Egemen Olmamali Anayasada yer alan açık hükümlere rağmen yargının yeterince bağımsız olmadığı öteden beri söylenir. Özellikle siyasetin yargıya kimi zamanlarda müdahalede bulunduğundan söz edilir. Özellikle siyasi nitelikteki davalarda verilen hükümlerin bu olumsuz kanaatin oluşmasında bir etken olduğu belirtilir. Bunun pek çok örnekleri sıralanır. Gezi Parkı Davası, Can Atalay Davası, Osman Kavala Davası ve YSK kararlarınin yanisira son dönemde yaşanan siyasi nitelikteki davalar da bu cercevede degerlendirilebilir.
Bu nedenle “Yargıç, yasa kuralını uygularken yasada tanımlanan kelimelerin hatta yasanın ruhunun söz konusu olayı kapsayıp kapsamadığını bilgi ve deneyimi ile vicdanın sesini dinleyerek karar verme sorumluluğunda olduğunu unutmamalıdır. Vicdanının sesi yerine, başka organ, makam, merci veya kişiden gelen ses dinlenirse yargıya güven azalır” denir Yargıçlık büyük özveri ve sorumluluk gerektirir.
Yargıya duyulan saygı ve güven azalmamalı. Siyasi nitelikteki davalarda yargıya müdahale edildiği şeklinde yorumlara neden olacak eylem ve söylemlerden kaçınılmalı. Siyaset hukuka egemen olmamalı. Yargıçlar, bağımsızlıklarını ve tarafsızlıklarını korumaya azami özen göstermeli. Anayasaya, yasalara ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vermeliler.
Yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere kimse emir vermeye kalkışmamalı. "Adalet mülkün temelidir" sözüne gölge düşürülmemeli. Fatih Sultan Mehmet'in şu sözlerini, başta siyasiler, herkes yadında tutmalı. “Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.”
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Gürsel Demirok
SİYASET HUKUKA EGEMEN OLMAMALIDIR
Siyaset Hukuka Egemen Olmamali Anayasada yer alan açık hükümlere rağmen yargının yeterince bağımsız olmadığı öteden beri söylenir. Özellikle siyasetin yargıya kimi zamanlarda müdahalede bulunduğundan söz edilir. Özellikle siyasi nitelikteki davalarda verilen hükümlerin bu olumsuz kanaatin oluşmasında bir etken olduğu belirtilir. Bunun pek çok örnekleri sıralanır. Gezi Parkı Davası, Can Atalay Davası, Osman Kavala Davası ve YSK kararlarınin yanisira son dönemde yaşanan siyasi nitelikteki davalar da bu cercevede degerlendirilebilir.
Bu nedenle “Yargıç, yasa kuralını uygularken yasada tanımlanan kelimelerin hatta yasanın ruhunun söz konusu olayı kapsayıp kapsamadığını bilgi ve deneyimi ile vicdanın sesini dinleyerek karar verme sorumluluğunda olduğunu unutmamalıdır. Vicdanının sesi yerine, başka organ, makam, merci veya kişiden gelen ses dinlenirse yargıya güven azalır” denir Yargıçlık büyük özveri ve sorumluluk gerektirir.
Yargıya duyulan saygı ve güven azalmamalı. Siyasi nitelikteki davalarda yargıya müdahale edildiği şeklinde yorumlara neden olacak eylem ve söylemlerden kaçınılmalı. Siyaset hukuka egemen olmamalı. Yargıçlar, bağımsızlıklarını ve tarafsızlıklarını korumaya azami özen göstermeli. Anayasaya, yasalara ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre karar vermeliler.
Yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere kimse emir vermeye kalkışmamalı. "Adalet mülkün temelidir" sözüne gölge düşürülmemeli. Fatih Sultan Mehmet'in şu sözlerini, başta siyasiler, herkes yadında tutmalı. “Aklı öldürürsen, ahlak da ölür. Akıl ve ahlak öldüğünde millet bölünür. Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet de ölür.”