Hava Durumu
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

#Antalya

Yeni Kemer - Antalya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Antalya haber sayfasında canlı gelişmelere ulaşabilirsiniz.

Faselis’te Sürpriz Ziyaretçi: Yaban Domuzu Turistleri Şaşırttı Haber

Faselis’te Sürpriz Ziyaretçi: Yaban Domuzu Turistleri Şaşırttı

Faselis’te Sürpriz Ziyaretçi: Yaban Domuzu Turistleri Şaşırttı Antalya’nın incisi, tarih ve doğanın iç içe geçtiği Faselis Antik Kenti, bu kez alışılmışın dışında bir misafire ev sahipliği yaptı. Genellikle yerli ve yabancı turistlerin kalabalıklarıyla hareketlenen antik kent, geçtiğimiz günlerde tek başına gezen bir yaban domuzunun beklenmedik ziyareti ile farklı bir atmosfere büründü. Tarihin İçinden Sessiz Bir Geçiş Rutin gezi programları kapsamında Faselis’i ziyaret eden turistler, antik şehrin ortasından sakin adımlarla ilerleyen yaban domuzunu görünce şaşkınlıklarını gizleyemedi. Hayvan, sanki binlerce yıllık taşları tanıyormuşçasına agoradan akropole doğru kendi doğal ritminde yürürken çevresindekilere hiçbir tepki vermedi. Normalde gruplar halinde dolaşan yaban domuzlarının bu defa tek başına görülmesi, ziyaretçilerin ilgisini daha da artırdı. Beklenmeyen bu karşılaşma, hem merak uyandırdı hem de antik kentin doğal yaşamla ne kadar iç içe olduğunun canlı bir kanıtı oldu. Turistlerin Objektifleri Bu Kez “Tarihi” Değil, “Doğayı” Kaydetti O anlara tanık olan turistler, şaşkınlıklarını telefonlarına sarılarak ölümsüzleştirmeye çalıştı. Yaban domuzunun sakin tavrı, fotoğraf ve video çeken ziyaretçilere ilginç bir deneyim yaşattı. Kimileri için bu an, antik kalıntıların arasında geçen gezinin en unutulmaz kısmı hâline geldi. Bir turistin yorumu adeta herkesin duygularını özetliyordu: “Tarihi şehirde binlerce yıllık kalıntıları görmek için gelmiştik ama böylesi bir sürprizi hiç beklemiyorduk. Faselis gerçekten yaşayan bir tarih…” Doğanın ve Tarihin Aynı Karede Buluşması Faselis Antik Kenti, geçmişten bugüne sadece bir arkeolojik değer değil, aynı zamanda bölgenin zengin biyoçeşitliliğini koruyan bir doğal yaşam alanı. Ormanla çevrili yapısı, yaban domuzları başta olmak üzere pek çok yaban hayvanının bölgeyi zaman zaman ziyaret etmesine olanak tanıyor. Bu tür karşılaşmalar, antik kentin hem tarihsel hem ekolojik değerini bir kez daha hatırlatırken, ziyaretçilere doğa-insan-tarih üçgeninde nadir rastlanan bir deneyim sunuyor. Faselis: Sürprizlerle Dolu Bir Dünya Her adımında geçmişe açılan bir kapı olan Faselis, bu defa ziyaretçilerine tarihin yanı sıra doğanın sürprizlerini de göstermiş oldu. Yaban domuzunun bu sakin ve beklenmedik geçişi, kentin hem insanlara hem de doğal yaşamın diğer sakinlerine ait bir alan olduğunu bir kez daha kanıtladı.

IDYROS ANTİK KENTİ HAKKINDA DEĞERLENDİRME RAPORU AÇIKLANDI Haber

IDYROS ANTİK KENTİ HAKKINDA DEĞERLENDİRME RAPORU AÇIKLANDI

IDYROS ANTİK KENTİ HAKKINDA DEĞERLENDİRME RAPORU AÇIKLANDI Antalya’nın Kemer ilçesinde yer alan Idyros Antik Kenti sınırları içindeki hazine arazisinde, ÇED raporu ve gerekli ruhsatlar alınmadan başlatıldığı belirtilen 900 yataklı otel inşası hakkında görüş ve kaygılarımızı kamuoyu ile paylaşma gereği doğmuştur. Söz konusu 293.500 m² büyüklüğündeki sit ve orman alanı, ilk olarak 1969 yılında turizm amaçlı tahsis edilmiş, kullanım süresi 2018 yılında dolmuştur. Buna rağmen alanın yeniden turizme tahsis edileceği açıklanmış; ancak Antalya Kültür Varlıkları Koruma Bölge Kurulu'nun 23.12.2022/15061 sayılı kararı, bölgede yer alan sit alanlarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamış ve tüm mevcut planları durdurmuştur. Bu karara rağmen Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Antalya İl Müdürlüğü, uyarıları dikkate almaksızın 22.03.2023 tarihinde 1086 parsel için Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliklerini askıya çıkarıp onaylamış, ardından Nisan 2023’te alanı 49 yıllığına özel bir şirkete tahsis etmiştir. 1. Arkeolojik Açıdan Değerlendirme ve Bulgular Idyros Antik Kenti, Pamphylia ve Likya sınırında, doğusunda Attaleia, batısında Phaselis bulunan önemli bir antik liman yerleşimidir. Kentte birbiriyle bağlantılı Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntılar tespit edilmiştir: 1976–1977 kazılarında Bizans Dönemi nekropolü ortaya çıkarılmıştır. 2017’den bu yana sürdürülen kazılar özellikle Bizans mozaikli kilise ve çevresine odaklanmıştır. Roma dönemine tarihlenen antik köprü, doğu yakasında kentin devam ettiğini göstermektedir. Doğu yakasında (otel inşaatının planlandığı alanda) yapılan kazılar, çok sayıda arkeolojik buluntuya işaret etmektedir. Çalış Kalesi, Helenistik dönem sur duvarları ve 5.000 m²’lik iç alanıyla bölgenin askeri-topografik önemini göstermektedir. Yerel halkın aktarımlarına göre, inşaat çalışmaları sırasında ormanlık bölgede çok sayıda seramik ve arkeolojik buluntu gözlenmiştir. I. Dünya Savaşı dönemine ait Ertuğrul Tabyası, bölgenin yakın tarih açısından da stratejik önem taşıdığını göstermektedir. Bütün bu veriler, Idyros Antik Kenti hinterlandının kesintisiz bir yerleşim alanı olduğunu ve kapsamlı bilimsel araştırmalar yapılması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ne var ki 2017’den bu yana gerçekleşen kazı çalışmalarına ait raporların yayınlanmamış olması, bilimsel şeffaflık ve koruma süreçleri açısından önemli bir eksiklik yaratmaktadır. 2. Kültürel Miras Politikaları Açısından Değerlendirme 1969’dan kalma turizm tahsisi modelinin bugün aynen uygulanması, günümüz kültürel miras politikalarının çok gerisinde ve ciddi riskler barındıran bir yaklaşımdır. Ülkemiz 1970’lerden itibaren kültürel mirasın korunması konusunda önemli ilerlemeler kaydetmiştir: 1971 – Kültür Bakanlığı’nın kuruluşu 1980 Anayasası 63. madde – Devlete kültürel mirası koruma görevi yüklenmiştir 1983 – 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası Venedik Tüzüğü ve UNESCO Dünya Mirası Sözleşmesi gibi uluslararası taahhütler Bu gelişmeler ışığında yapılması gereken; eski kiralama modelini sürdürmek değil, “Koruma Amaçlı Kazı ve Bilimsel Araştırmaların” başlatılması, alanın bütüncül bir bakışla değerlendirilmesidir. Taleplerimiz Idyros Antik Kenti’nin bulunduğu 293.500 m²’lik alanın tek parça hâlinde 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edilmesi, Devlet ve ilgili kurumlar tarafından alanın kamusal yarar doğrultusunda korunması, Antalya Kültür Varlıkları Koruma Kurulu’nun durdurma kararına rağmen başlatıldığı belirtilen 900 yataklı otel inşaatının acilen durdurulması, Bölgedeki bilimsel kazıların şeffaf bir şekilde yürütülmesi ve sonuçlarının yayınlanması, Geri dönüşü olmayan tahribatların önüne geçmek için ivedilikle koruma odaklı planlama yapılması. Sonuç Idyros Antik Kenti, yalnızca Kemer için değil, Pamphylia ve Likya tarihinin bütüncül anlaşılması için kritik öneme sahip bir bölgedir. Bu alanın korunması, geçmişe olduğu kadar gelecek kuşaklara karşı da sorumluluğumuzdur. Kamuoyuna saygıyla duyurulur. Arkeologlar Derneği Yönetim Kurulu

KEMER'İN COĞRAFİ İŞARETLERİ TANITILDI Haber

KEMER'İN COĞRAFİ İŞARETLERİ TANITILDI

KEMER'İN COĞRAFİ İŞARETLERİ TANITILDI Yörük Mutfağının Saklı Hazineleri Gün Yüzüne Çıkıyor. Akdeniz’in yaşayan kültür mutfaklarından biri olan Kemer, bu kez turkuaz kıyılarıyla değil, kendine özgü lezzetleriyle dikkatleri üzerine çekti. Kemer Kaymakamlığı tarafından yürütülen coğrafi işaret başvurusu sürecindeki yöresel ürünlerin tanıtımı, Antalya Valisi Hulusi Şahin’in katılımıyla Kemer Yörük Parkı’nda düzenlenen özel bir etkinlikle gastronomi meraklılarına sunuldu. Kemer’in kültürel damarını oluşturan Yörük gelenekleri, bu organizasyonda adeta yeniden hayat buldu. Etkinliğe; Antalya Valisi Hulusi Şahin, Kemer Kaymakamı Ahmet Solmaz, Kemer Belediye Başkanı Necati Topaloğlu, Tarım ve Orman İl Müdürü Şakir Fırat Erkal, Kemer Belediyesi Kültür Evi Sorumlusu Ramazan Kar, muhtarlar, STK temsilcileri ve bölgenin gastronomi takipçileri katıldı. Bu geniş katılım, Kemer’in yerel mutfağının artık sadece bir kültürel değer değil, aynı zamanda bir gastronomi markası olduğunun da göstergesiydi. Yörük Mutfağının Zamana Direnen Tatları Sunum alanında yalnızca yemeklerin değil, bir kültürün hikâyesi de vardı. Her bir ürün, Yörük yaşamının sade ama kendine özgü dokusunu taşıyordu: Kemer gömbe ekmeği: Taş fırın geleneğinin amber kokulu izlerini koruyan, içi dolgun, dışı hafif kıtır bir ekmek… Hamur dolması: Yörük sofralarının imece ruhunu taşıyan, basit malzemelerle büyük lezzet yaratma sanatının örneği. Turunç ekşili maş fasulyesi çorbası: Torosların ekşi turunç aromasıyla zenginleşen, ferahlatıcı bir Anadolu çorbası yorumu. Kemer fesleğenli kıl patlıcan yemeği: Yaz güneşinde olgunlaşan kıl patlıcanın fesleğenle buluştuğu, bölgenin aromatik zenginliğini yansıtan özel bir tarif. Yufka ekmeği tatlısı: Yörüklerin uzun yolculuklar için hazırladığı yufkanın tatlıya dönüşmüş hali; zarif, hafif ve nostaljik. Yapık yemeği: Kemer’e özgü geleneksel pişirme tekniklerinin izlerini taşıyan, kökleri derin bir lezzet. Bahar şerbeti: Mevsimin çiçek kokularını bardakta buluşturan doğal ve ferahlatıcı bir içecek. Bu lezzetlerin her biri, coğrafi işaret tesciliyle yalnızca korunmakla kalmayacak; aynı zamanda Kemer’in gastronomi turizmine yön veren güçlü birer temsilci haline gelecek. Kültürün, Coğrafyanın ve Lezzetin Buluşması Etkinlik boyunca yapılan sunumlar, coğrafi işaret sürecinin yalnızca bir “tescil” değil, aynı zamanda kültürel koruma ve sürdürülebilirlik hareketi olduğunu gözler önüne serdi. Vali Hulusi Şahin, bu geleneksel tatların Antalya’nın gastronomik kimliğini zenginleştirdiğini vurgularken; Kaymakam Ahmet Solmaz da Kemer’in yerel ürünlerinin ulusal ve uluslararası alanda tanıtılması için çalışmaların devam edeceğini belirtti. Yörük Parkı’nın doğal dokusu, yöresel tatların sunumu ve kültürel atmosferiyle birleşerek, Kemer’i bu kez bir lezzet haritası olarak öne çıkardı. Etkinlik, Kemer’in gastronomi mirasının korunması ve geleceğe aktarılması yolunda atılan değerli bir adım olarak hafızalara kazındı.

Kemer’in Gizli Lezzet Durağı: Muzaffer Usta’nın Antalya Usulü Serpme Böreği Haber

Kemer’in Gizli Lezzet Durağı: Muzaffer Usta’nın Antalya Usulü Serpme Böreği

Kemer’in Gizli Lezzet Durağı: Muzaffer Usta’nın Antalya Usulü Serpme Böreği Kemer’de gerçek bir lokal lezzet arıyorsanız, sizi eski Antalya’nın o unutulmaz serpme börek geleneğine götürecek bir adres var: Muzaffer Usta. Tam 30 yıldır ustalığına şahit olduğum Muzaffer Usta, Antalya usulü böreğin tüm inceliklerini bugün hâlâ aynı özenle sürdürüyor.Tadım börek. Sabah 07.30’da başlayan börek keyfi, her gün 15.30’da son buluyor. Menü çok sade; sadece kıymalı ve peynirli iki çeşit börek var. Ama işin güzelliği de burada… İncecik açılmış yufkası, çıtır çıtır dokusu ve hafifliğiyle börek, yedikten sonra asla ağırlık yapmayan türden. Yanında çay ya da ayranla tamamlanan bu lezzet, tam anlamıyla “lokal bir şölen”. Üstelik fiyatı da oldukça ulaşılabilir: 200 TL. Bu fiyata, hem doyurucu bir kahvaltı hem de nefis bir öğle yemeği alternatifi sunuyor. Mekân,Tadım börek, Kemer Lise Caddesi’nde, Alevi Derneği’nin yanında bulunuyor. Gösterişsiz ama sıcak bir atmosfere sahip; tam bir Kemer klasiği… Yıllardır çizgisini bozmadan, sadece lezzete odaklanarak yoluna devam eden ender yerlerden biri. Kemer’de herkese gönül rahatlığıyla önerebileceğim çok az mekân vardır; Muzaffer Usta’nın börekleri ise bu listenin zirvesinde. Yolunuzu bir sabah ya da öğle saatlerinde mutlaka buraya düşürün. Emin olun, pişman olmayacaksınız. Böylesi gerçek, sade ve ustalığa dayalı lezzet noktaları Kemer’de hâlâ var olduğu için kendimi şanslı hissediyorum.

TURİZMİN DUAYEN İSMİ AVNİ AKER VEFAT ETTİ Haber

TURİZMİN DUAYEN İSMİ AVNİ AKER VEFAT ETTİ

TURİZMİN USTASI AVNİ AKER HAYATA VEDA ETTİ Türk turizminin gelişimine yarım asırdan fazla bir süre katkı sunan ve binlerce turizm profesyoneline değer katan “Turizmcilerin Hocası” olarak bilinen Avni Aker, 78 yaşında vefat etti. Datça, Muğla'da ani kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiren Aker'in kaybı, özellikle Antalya turizm camiasında büyük bir üzüntü yarattı. Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği’nin (POYD) kurucuları arasında bulunan Aker, eğitim anlayışı, yenilikçi çalışmaları, sivil toplum kuruluşlarındaki liderliği ve yetiştirdiği birçok turizm çalışanı ile Türk turizmine iz bırakan figürlerden biri olarak anılır. Sektörün eğitmeni ve önderi Avni Aker yalnızca bir otel yöneticisi değil; turizmi insan odaklı düşünen, "meslek ahlakı" kavramının altını çizen ve bilgi birikimini genç nesillere aktarmayı misyon edinen bir eğitimciydi. Antalya'da uzun yıllar verdiği eğitimler, hazırladığı programlar ile otelcilik danışmanlığı ve yöneticilik görevleriyle Türk turizminin gelişimine önemli katkılarda bulundu. Avni Aker kimdir? 1947 yılında doğan Aker, ilköğretimini Koca Ragıp Paşa İlkokulu’nda, ortaöğrenimini Avusturya Lisesi ve Vefa Lisesi’nde tamamladı. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi mezuniyetinin ardından kariyerini turizme yönlendirdi. 1963'te Ataoğlu Seyahat Acentası’nda başladığı kariyerinde, Kalyon Oteli, Turizm Bankası, Ataköy Turistik Tesisleri ve Güney Antalya Turizm Gelişim Projesi gibi dönemin önemli projelerinde yer aldı. 1983–2007 yılları arasında yarı zamanlı olarak Akdeniz Üniversitesi bünyesinde çeşitli turizm okullarında öğretim görevliliği yaptı; birçok öğrenciye kariyer yolunda ilham kaynağı oldu. Anadolu Üniversitesi'nin önemli turizm ders kitaplarının yazarları arasında bulundu. 1987–1992 yılları arasında Kemer OTEM’in Müdürlüğü görevini üstlenen Aker, Türkiye ve Rusya’da otel açılışlarında aktif olarak görev aldı. Öger, Corinthia, VASCO ve TUI gibi önemli gruplara eğitim danışmanlığı veya insan kaynakları yöneticiliği yaptı. Son olarak TUI’nin SuntopiaHotels grubunda Grup Eğitim Müdürlüğü pozisyonunda çalıştı. Sivil toplumun hareket vericisiydi Aker, sivil toplum alanında da aktif olarak yer aldı. • AKTOB Yönetim Kurulu Danışmanlığı • Kemer Turizm ve Tanıtma Derneği Başkanlığı • SKAL Antalya Yönetimi • İNKAY Başkanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği Aker, turizm sektörünün güçlü örgütlerinden biri olan POYD’un kuruluşunda öncü bir isim olup, uzun yıllar Başkan Yardımcılığı ve Genel Sekreterlik pozisyonlarında bulundu. TUYED, POYD, OTED ve Anatolia Turizm Araştırmaları Dergisi’nden birçok ödüle layık görülen Aker, turizm eğitimine katkılarıyla defalarca takdir edildi. Medya ve basında da yer aldı 2008'de TRT Antalya Radyosu'nda başlayan medya kariyerinde turizm sektörü temsilcilerini bir araya getiren “Bölgemizde Turizm” programını 2009–2013 yılları arasında hazırlayıp sundu. Birçok gazete ve dergide sektöre dair analizler, değerlendirmeler ve eğitici makaleler yazdı. Bir ustanın ardından 14 Kasım 2025’te yitirdiğimiz Avni Aker, arkasında sayısız yönetici, binlerce öğrenci, büyük projeler ve turizme adanmış bir kariyer bıraktı. Sektörün ileri gelenleri, onu şu cümlelerle tarif ediyor: “Avni Aker sadece bir isim değil, turizmin vicdanı ve belleği idi. Sadece bir dönemin değil, tüm sektörün öğretmeniydi.”

LİKYA YOLU: DÜNYANIN EN GÜZEL ROTALARINDA ZİRVEDE Haber

LİKYA YOLU: DÜNYANIN EN GÜZEL ROTALARINDA ZİRVEDE

LİKYA YOLU: DÜNYANIN EN GÜZEL ROTALARINDA ZİRVEDE Tarihin ayak izleriyle doğanın nefesini aynı patikada buluşturan Likya Yolu, dünya yürüyüş literatürünün zirvesine yerleşti. İngiltere’nin köklü yaşam ve seyahat dergisi Time Out tarafından “Dünyanın En Güzel Yürüyüş Rotası” seçilen parkur, Türkiye’yi doğa, arkeoloji ve sürdürülebilir turizm alanlarında bir kez daha küresel ilgi odağı haline getirdi. Muğla’nın Fethiye ilçesinden başlayıp Antalya’ya uzanan Likya Yolu, Akdeniz’in kıyı manzaralarıyla antik çağın görkemini aynı çizgide buluşturan eşsiz bir rota. Tam 540 kilometrelik bu uzun mesafe yürüyüş parkuru; kıvrımlı dağ patikaları, turkuaz deniz manzaraları, sedir ve çam ormanları eşliğinde yürüyüşçülere yalnızca bir parkur değil, bir zaman yolculuğu sunuyor. Taşlara Kazınmış Bir Medeniyetin İzinde Rota üzerinde sıralanan Xanthos, Patara, Olympos, Pydnai, Myra gibi antik kentler, Likya uygarlığının bir zamanlar bu topraklarda kurduğu özgür kent devletleri konfederasyonunun hatıralarını taşıyor. Kayaköy’ün hüzünlü sokakları, Faralya’nın sonsuz uçurumları, Kabak Koyu’nun saklı cenneti, Kelebekler Vadisi’nin vahşi narinliği ve Kaş’ın limanından gün batımına süzülen ışık, yürüyüş boyunca zamansız bir panoramaya dönüşüyor. Time Out değerlendirmesinde rotayı; “Her adımda tarih, her adımda deniz kokusu. Dünyada eşi zor bulunan bir keşif deneyimi…” sözleriyle tanımlarken, parkurun doğal ritmiyle insan ruhu arasındaki bağa özellikle dikkat çekti. En Güzel Mevsim: Sonbahar Her yıl dünyanın dört bir yanından binlerce doğa ve kültür keşifçisi ağırlayan Likya Yolu için Eylül – Kasım dönemi en ideal zaman aralığı olarak öne çıkıyor. Ilıman hava, berrak gökyüzü ve yavaşlayan kalabalık, yürüyüşçülere hem konforlu hem de dingin bir deneyim sunuyor. Turizm uzmanları, bu tür uluslararası başarıların sürdürülebilir turizme, yerel ekonomiye ve kültürel miras bilincine doğrudan katkı sağladığını vurguluyor. Bölgenin köylerinde gelişen pansiyonculuk, yerel rehberlik, butik üretim ve doğa dostu işletmeler; rotanın aynı zamanda bir kalkınma modeline dönüştüğünün de kanıtı. Bir Yolun Ötesinde.. Likya Yolu artık sadece bir yürüyüş parkuru değil; Türkiye'nin kültürel derinliğini, Akdeniz’in coğrafi büyüsünü ve Anadolu’nun binlerce yıllık medeniyet hafızasını dünyaya anlatan yaşayan bir kültür koridoru. Bu unvanla birlikte rota, yalnızca yürüyüş botlarının değil, dünyanın ilgisinin de yönünü yeniden Anadolu’ya çeviriyor.

Kemer’de Sessiz Bir Tanık: Osmanlı Döneminden Kalan Tek Mezar ilgi ve tescil bekliyor Haber

Kemer’de Sessiz Bir Tanık: Osmanlı Döneminden Kalan Tek Mezar ilgi ve tescil bekliyor

Kemer’de Sessiz Bir Tanık: Osmanlı’ya Ait Tek Mezar İlgi ve Tescil Bekliyor Antalya’nın Kemer ilçesi, antik çağlardan Osmanlı dönemine kadar uzanan zengin bir tarihsel geçmişe sahiptir. Ancak, bu tarihsel zenginliğe rağmen Osmanlı’ya ait somut kalıntılar neredeyse yok denecek kadar azdır. Kemer Belediyesi Kültür Evi Sorumlusu ve yerel tarihçi Ramazan Kar, bu eksiklikler arasında dikkat çekici bir keşif gerçekleştirdi: Kemer ilçe merkezi Kındılçeşme mevkiinde yer alan ve Osmanlı döneminden günümüze ulaşan tek mezar. Osmanlı Sivil Mezar Geleneğinin Nadir Bir Temsili Kındılçeşme’de tespit edilen bu mezar, Osmanlı sivil mezar taşı geleneğinin özel süsleme ve hat sanatını temsil eden nadir bir örnek olarak görülüyor. Mezar taşı üzerindeki yazılar, döneme ait estetik değerlerle işlenmiş olup, ölüm, kader ve fanilik üzerine derin bir düşünce dünyasını yansıtır. Ramazan Kar, taş üzerindeki Osmanlıca yazıyı çözdüklerini ifade etti. Yazı, bir mersiye (ağıt) formatında şu dizeleri içeriyor: “Ah minel mevt Ey sanan ömür büyük devlet Aç basiret gözün oku taşım Tıfl-ı nadan u pire bakmaz hiç Zillu çerha inanma ferda şem Genc idüm ben de gömdüler hake Deme gencim benim kardeşim Beşer takatım arayıp varıp Pister-i hake arkamı virdüm Senin (yazgına) kabrime başım Bir melek çıktı, yazdı tarihim Al başıma haşrola naşım Muhammed belidi muhtumi Haseni (Haşeni) 1316” Bu dizeler, mezar sahibinin genç yaşta vefat ettiğini ve mezar taşının üzerinde kendi dilinde bir vasiyet bıraktığını göstermektedir. 1316 (Hicri) tarihi, miladi olarak 1898-1899 yıllarına karşılık gelmektedir. Bu mezar, 19. yüzyıl sonlarında Kemer’in Osmanlı yerleşimine dair en somut kanıt olarak ön plandadır. Kemer’in Osmanlı Katmanı: Dönemin Sessiz Tanığı Antalya kıyı şeridinde sıkça rastlanan Likya, Bizans ve Selçuklu kalıntılarına karşın, Osmanlı dönemi sivil mimari ya da mezar örnekleri oldukça enderdir. Kemer’de ise bu dönem, yazılı belgelerde sınırlı bir şekilde ifade edilmekte; sahada ise neredeyse hiçbir iz bulunmamaktadır. Ramazan Kar’a göre, bu mezar, “Kemer’in Osmanlı döneminde de küçük bir kıyı yerleşimi olarak var olduğunu gösteren önemli bir arkeolojik ve epigrafik bulgu” niteliğindedir. Kındılçeşme mevkii, geçmişte tarımsal ve göçmen yerleşimi özelliği taşıyan küçük bir mahalle olarak biliniyor. Bu mezar, o dönemdeki yerleşik nüfusun dini, sosyal ve sanatsal yaşamına dair bilinen tek fiziksel belge özelliği taşımaktadır. Koruma ve Tescil Çağrısı Ramazan Kar, basına yaptığı açıklamada, taşın mevcut durumunun yıpranma ve zarar görme riski taşıdığını söyledi. Doğal erozyon ve yapısal bozulmalar nedeniyle mezar taşının korunması gerektiğine dikkat çeken Kar, “Bu tahribatın önüne geçilmeli, mezar taşı koruma altına alınarak restorasyonu yapılarak gelecek nesillere aktarılmalıdır.” diye ekledi. Bu hedefle Kemer Belediyesi Kültür Evi, Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’na tescil başvurusu sürecini başlatıyor. Başvuru sonuçlandığında, mezar “Kültür varlığı” statüsü kazanarak yasal koruma altına alınmış olacak. Bir Mezar Taşının Kimlik Arayışı Osmanlı mezar taşları, sadece ölümün değil; kimliğin, ait olmanın ve kültürel hafızanın da sembolleridir. Bu mezar, Kemer’in tarih anlatısında eksik kalan bir parçayı tamamlıyor. Üzerindeki yazılar, dönemin dil ve inanç dünyasını günümüze taşımaktadır. Her ne kadar tek bir taş olsa da, Kemer’in Osmanlı döneminde varlığını kanıtlayan bir kimlik belgesi niteliğindedir. Bu yüzden, mezarın korunması, sadece arkeolojik bir gereklilik değil; aynı zamanda yerel tarih bilincinin güçlendirilmesi açısından da kilit bir adım sayılmaktadır. Sonuç: Sessiz Bir Taşın Anlattıkları Kemer, turizm ve sahilleriyle modern bir yüz sunarken, geçmişin sessiz tanıkları hala toprağın altında veya kenarında varlık göstermeye devam ediyor. Kındılçeşme’deki bu Osmanlı mezarı da bu sessiz tanıklardan biri. Ramazan Kar ve Kemer Belediyesi’nin bu girişimleri, yerel kültürel mirasın görünür hale getirilmesi ve tarihin devamlılığının korunması açısından örnek bir adım olarak değerlendiriliyor.

SELÇUKLU AV KÖŞKÜ, ÇÜRÜMEYE TERK EDİLEN MİRAS Haber

SELÇUKLU AV KÖŞKÜ, ÇÜRÜMEYE TERK EDİLEN MİRAS

Selçuklu Av Köşkü: Çürümeye Terk Edilen Miras Antalya’nın Kemer ilçesinin hemen girişinde yer alan Selçuklu Av Köşkü, Anadolu’daki yalnızca üç Selçuklu av köşkünden biri olarak büyük bir tarihsel değere sahip. 1230 – 1248 yılları arasına tarihlenen yapı, Alanya ve Kayseri’deki örneklerle birlikte bu mimari geleneğin en seçkin halkalarından biri. Ancak ne yazık ki Kemer’deki köşk, yıllardır bakımsız ve sahipsiz durumda. Bölgedeki tek Selçuklu eseri olmasının yanı sıra, Türk-İslam sanat geleneğinin Kemer’deki tek mimari örneği olan bu yapı, hem tarihî hem de estetik açıdan benzersiz. Çatısı, Selçuklu mimarisinin özgün kubbe ve geçiş tekniklerini yansıtırken; taş merdiven üzerindeki Tekelioğlu Beyliği’nin bayrağında da yer alan altıgen yıldız kabartması dikkat çekiyor. Tüm bu özellikleriyle, Kemer Selçuklu Av Köşkü yalnızca yerel değil, Anadolu mirası açısından da bir hazine. 12 Ay Turizm Söylemi, 12 Asırlık İhmal Yıllardır “Kemer’i dört mevsim yaşanabilir bir turizm destinasyonu haline getireceğiz” deniliyor. Ancak sahil otellerinin ötesine geçemeyen bu yaklaşım, bölgenin tarihsel zenginliklerini görünmez kılıyor. Selçuklu Av Köşkü, doğa yürüyüş rotalarına, tarih turlarına ve kültürel tanıtım projelerine entegre edilse, Kemer sadece yaz turizmine bağımlı kalmaz; yılın her döneminde ziyaretçi çekerdi. Ne var ki bu potansiyel değerlendirilmiyor. Duvarları dökülen, çevresi otlarla kaplı köşk, zamanın ve ilgisizliğin insafına bırakılmış durumda. Oysa tarihî miras yalnızca taşlardan ibaret değildir; geçmişle bugünü buluşturan bir bellektir. Alanya Başardı, Kemer Unuttu Oysa Alanya’daki Selçuklu Av Köşkü, geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen restorasyon ve çevre düzenleme projesiyle yeniden kültürel yaşama kazandırıldı. Proje, hem mimarlık hem de turizm çevrelerinden ödül alarak örnek gösterildi. Aynı tarihsel döneme ait bu üç yapıdan biri parlatılırken, Kemer’deki örneğin çürümeye terk edilmesi, bölgede kültürel koruma anlayışının eksikliğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Bir yanda tarihin saygıyla korunduğu bir kent; diğer yanda ilgisizlikle yok olan bir miras. Kemer’deki Selçuklu Av Köşkü, sadece bir bina değil, Türk-İslam sanatının ve Selçuklu zarafetinin taşlaşmış hâlidir. Sorumlulara Açık Çağrı Turizmciler, tarihçiler ve yerel halk aynı soruyu soruyor: “Selçuklu Av Köşkü neden hâlâ turizme kazandırılmıyor?” “Kemer’in kültürel mirasına sahip çıkmak için daha ne bekleniyor?” Bu yapı, yalnızca geçmişi değil, geleceği de anlatan bir sessiz öğretmen gibi Kemer’in girişinde duruyor. Ancak o sessizlik artık bir uyarıya dönüşüyor: Tarih unutulmaz, sadece ihmali kaydeder.

İDYROS ANTİK KENTİNE OTEL MECLİS GÜNDEMİNDE Haber

İDYROS ANTİK KENTİNE OTEL MECLİS GÜNDEMİNDE

İDYROS ANTİK KENTİNE OTEL MECLİS GÜNDEMİNDE CHP’li Erdem: “Kültürel miras rant uğruna yok ediliyor” Kemer’deki İdyros Antik Kenti alanına yapılmak istenen 900 yataklı otel projesi, TBMM gündemine taşındı. CHP Antalya Milletvekili Mustafa Erdem, projeyle ilgili olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. Erdem, yaptığı açıklamada Antalya’nın doğal, tarihi ve turistik alanlarının “rant uğruna talan edildiğini” vurgulayarak, “Antalya’nın tüm güzellik ve değerleri, bu iktidar tarafından yok edilmeye çalışılıyor” dedi. “Antik kent inşaat alanına dönüşecek” CHP’li Erdem, Kemer’in son yeşil alanlarından biri olan bölgede planlanan otel projesinin, antik kentin büyük kısmını inşaat alanına dönüştüreceğini söyledi. “Bu durum, hem doğayı hem de kültürel mirasımızı büyük risk altına sokacaktır,” ifadelerini kullandı. Erdem ayrıca, Antalya halkının ve sivil toplum kuruluşlarının projeye karşı çıktığını hatırlatarak, “Süreçler bilimsel, şeffaf ve halka açık yürütülmelidir” çağrısında bulundu. Bakanlara yöneltilen sorular Milletvekili Erdem, iki bakana şu soruları yöneltti: Bu tür büyük otel projelerinde, özellikle kültür ve doğal miras alanları içinde yatırım–koruma dengesi nasıl sağlanmaktadır? İdyros Antik Kenti çevresinde yapılması planlanan otel yatırımına ilişkin resmi bir onay veya görüş var mıdır? Bölge için Koruma Amaçlı İmar Planı hazırlanmış mıdır, hazırlandıysa hangi kurum tarafından yürütülmüştür? Alanda arkeolojik kazı, sondaj, jeoradar gibi çalışmalar yapılmış mıdır? Bulgular kamuoyuyla paylaşılacak mıdır? “Antik kentin bilinmeyen alanlarının tehdit altında olduğu” iddiası bakanlık tarafından değerlendirilmiş midir? Bakanlığın, kültür ve doğal miras alanlarında yapılacak turizm yatırımlarında şeffaflık, halkın katılımı ve STK iş birliği açısından izlediği yöntemler nelerdir? Söz konusu yatırımın imar, çevre ve kültür varlıkları açısından oluşturabileceği potansiyel riskler analiz edilmiş midir? Bu risklere karşı alınan önlemler nelerdir? “Antalya’nın geleceği beton değil, tarih ve doğadır” Erdem açıklamasının sonunda, “Antalya’nın geleceği beton otellerde değil; tarih, doğa ve kültürle iç içe, sürdürülebilir turizm anlayışındadır,” diyerek yetkililere projeyi durdurma çağrısı yaptı. İstersen bu metni:

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.